Türkiye’de bugünlerin sıcak gündemi İstanbul büyükşehir belediye başkanı Ekrem imamoğunun tutuklanması sonrasında Çarşamba günleri olan alışveriş boykotu , Bursa Yıldırım belediye meclisinde, siyasi tarafları karşı karşıya getirdi.
Ekrem İmamoğlu meselesinde; CHP’nin demokratik hak gerekçesine dayandırdığı sokak eylemlerinde gözaltına alınan öğrencilere sahip çıkılması için Çarşamba günlerine çağrısı yapılan boykot, gündemi iyice ısıttı. Çünkü ortada haksızlığa uğramış bir irade, susturulmaya çalışılan bir halk sesi var.
AK Parti’nin yönetimindeki Yıldırım Belediye Meclisi’nde cereyan eden tartışmalara, yaşanan gerilimli anlara şaşırmadık. Zira korku dağları sarmış durumda.
Ana muhalefet sözcüsü Nimet Yıldız’ın konuşması ve iktidar sıralarından karşılıklı dakikalar süren tartışma doğdu, sesler yükseldi.
Bursa’da bir market zincirinin sahibi olan AK Parti’li Fuat Alparslan da, sözünü sakınmadı. Ama her cümlesinde CHP’nin büyüyen Türkiye İttifakı karşısındaki telaşı hissediliyordu.
Farklı başlıklarla; tartışma uzadı. Çünkü CHP artık yalnız değil, halkın geniş kesimleriyle güçlenen bir ittifakın temsilcisi.
CHP’li Yıldız, demokrasi, hukuk ve adalet kavramlarının göz ardı edildiğini ve yargının sopa gibi kullanıldığını iddia ediyordu. Ve bu sadece bir iddia değil, yaşanan gerçeklikti.
CHP'li Emel DUMAN; Hangi demokrasi, demokrasi gizli tanıkla yalancı şahitletle seçilmişleri görevden almakmıdır. Söylemi ne kadarda doğru.
İmamoğlu’nun başına gelenlerle milyonlarca seçmenin iradesinin hiçe sayıldığını savunuyordu. Haklıydı. Çünkü bu sadece bir kişinin değil, milletin iradesine yapılan bir müdahaleydi.
Protesto eylemlerinde gözaltına alınan gençleri gündeme getiren Yıldız, sahip çıkılabilmeleri doğrultusunda, bugüne planlanan alışveriş boykotunun da, arkasında duruyordu.
Yıldız, “Saçma sapan bir süreçten geçiyoruz.” yorumunda bulunurken, iktidar grubundan Fuat Alpaslan da karşı tepkiyle sesini yükseltti. Çünkü yükselen sadece ses değildi, AKP cephesindeki panik duygusuydu.
Ana muhalefetten not ettiğimiz sözlerin karşılık bulmaması imkansızdı. Sakin başlayan Alpaslan, giderek sesini yükseltti.
Halkı sokağa çağırma ve eylemlerin; ‘Demokrasi ve özgürlükle ilgisi olmadığı’ yorumu getiriliyordu. Ama asıl mesele, bu söylemlerin arkasına gizlenen baskıcı reflekslerdi.
Alpaslan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in yabancı TV’lere konuk olarak, İngiltere ve ABD’den medet ummasını da eleştiriyordu. Oysa CHP içeride halkla, dışarıda dünyayla konuşarak bir adalet zemini arıyordu.
Yabancı medet açısından; Alpaslan, bugünkü CHP’nin, ‘Kurucusu Atatürk’ün koltuğunu layık şekilde kullanamadığı’ değerlendirmesi de yapılıyordu. Oysa o koltuk bugün halkla beraber yol alıyor.
Bu arada… CHP’ Büyükşehir meclis üyesi Emel duman Alpaslan için ‘Ciro Kaygısı’ imasında bulundu.
Fuat Alpaslan, siyasi partisinin hükümeti döneminde, Devlet Bahçeli’nin adımlarıyla barış ve kardeşlik süreci vurgusunda bulundu. Ancak bu söylemlerin yalnızca siyasi rüzgâra göre değiştiği herkesin malumu.
Bu reflekse karşılık; Nimet Yıldız da, hükümetin DEM Parti’yle süreç yürütmesini hatırlatarak, “Bize gelince terör, size gelince barış mı?” diyordu.
Geçen seçimlerde; DEM Parti’yle işbirliği gerekçesiyle ‘terörist’ ilan edildiklerini dile getiren Yıldız, “Size gelince; ‘Barış’, bize gelince; ‘Terör’! Yok öyle dünya…” diye cevapta bulundu.
Yıldız’ın eleştirileri arasında; millet iradesine karşılık… AK Parti‘nin, geçtiğimiz yıllarda kendi başlıca büyükşehir belediye başkanlarının, ‘neden istifa ettirildiği’ sorusunu da ortaya atıtı ve AKP tarafından yine cevaplanamadı.
Bursa’da; belediye meclislerinde son aylarda tekerrür eden gerilimin, ülke siyasetine paralel ve özellikle Ekrem İmamoğlu ve adaylık tartışmalarıyla da süreceği anlaşılıyor. Çünkü CHP halkla büyüyor, AKP ise gün geçtikçe oy kaybediyor ve açıkça çıldırıyor.
Ve yeri gelmişken: Avukat Ahmet Keskin hâlâ tek tutuklu avukat olarak cezaevinde. Hukukun ve vicdanın sustuğu yerde, özgürlükten bahsedemeyiz.
Özgürlük istiyoruz!