Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Muhammet karasu
Köşe Yazarı
Muhammet karasu
 

Unutmayalım, yarattığımız her değer, çocuklarımıza bırakacağımız en büyük mirastır

Hayatta hepimiz bir şeyler öğreniyor, deneyim kazanıyor ve çevremize katkı sağlıyoruz. Ancak bu süreçte unutmamamız gereken bazı temel değerler var: adalet, dürüstlük, saygı ve empati. İşte bu değerler, bizi sadece bireysel olarak değil, toplum olarak da güçlü kılar. Eğer bir işin başındaysan, eğer bir yönetimin liderliğini yapıyorsan, burada senin en büyük gücün güvendir. İnsanlar sana inanır, senin kararlarına güvenir. Bu güveni sarsmamak, yaptığın her işin hesabını verebilecek şekilde şeffaf olmaktan geçer. Yönetiminin, halkının veya ekibinin arkasından iş çevirmek; sadece kendi itibarını değil, onların sana olan inancını da yok eder. Bir liderin asıl görevi, halkının, ekibinin çıkarlarını düşünerek hareket etmek, hep birlikte ortaklaşa bir hedefe yürümektir. Bir hikaye anlatılır: Bir köyde, insanların güvenle ürünlerini bıraktığı bir pazar kurulurdu. Pazardaki bir esnaf, kimseye görünmeden başka bir esnafın kasasından birkaç lira aldı. Ancak o köyün yaşlı bilgesi, durumu fark etti ve adamın karşısına dikilip şu soruyu sordu: “Bir başkasının emeğini çalarak kazandığın parayla çocuklarına helal lokma yedireceğini mi düşünüyorsun? Kendine ait olmayan bir şeyi almak, sadece o kişinin değil, tüm toplumun hakkına göz dikmektir.” Adam utandı, özür diledi ve hatasından döndü. Bu hikaye bize bir gerçeği hatırlatıyor: Hepimiz, bir arada yaşadığımız bu toplumun bir parçasıyız. Bireysel çıkarlarımızı toplumun çıkarlarının önüne koymadan, adil ve dürüst bir şekilde yaşamak; sadece kendimiz için değil, geleceğimiz için de en doğru yoldur. Bir fıkra: Nasreddin Hoca bir gün çarşıdan eşeğine binip gelirken, birkaç kişi önünü kesip ona dalga geçmek ister. “Hocam, eşeğin üstünde ters oturuyorsun,” derler. Hoca, hiç istifini bozmadan cevap verir: “Ben ters oturmuyorum, siz yanlış tarafa bakıyorsunuz!” Bu fıkra bize, bazen sorunların köküne inmeden, sadece görünene odaklanmamamız gerektiğini hatırlatır. Adalet, sorunu olduğu gibi görmekten geçer. Bir başka fıkra da, dürüstlük ve paylaşım üzerine: Bir gün bir köyde, zengin bir adam halka bedava yemek dağıtır. Ancak bir kural koyar: Herkes yemek kazanına kendi kepçesiyle gelip yemeğini alabilir. Bunun üzerine bir adam dev bir kepçe yaptırır ve gelir. Adamın kepçesini gören zengin kişi, gülerek şöyle der: “Güzel kepçe yapmışsın ama unutma, kazanın altı da delik!” Bu fıkra bize, başkalarını kendi çıkarlarımız için sömürmeye çalışmanın aslında uzun vadede kazanç değil, zarar getireceğini gösterir. Kadına Saygı, İnsana Saygıdır Bireysel olarak sorumluluklarımızı da unutmamalıyız. Hayatta ne yaparsak yapalım, karşımızdakinin haklarına ve duygularına saygı göstermemiz şarttır. Bir insanı, hele ki bir kadını, bel altı sözlerle taciz etmek; sadece o kişiye değil, insanlık onuruna yapılan bir saldırıdır. Kadınlar toplumun temel taşıdır, annedir, kardeştir, eşittir. Onlara duyduğumuz saygıyı sözlerimizle ve davranışlarımızla göstermek zorundayız. Sonuç olarak, başkalarının haklarını çiğnemeden, arkasından konuşmadan, dürüstçe ve sevgiyle bir yaşam sürmek hepimizin borcudur. Birlikte çalışarak, saygıyı temel alarak ve güveni koruyarak çok daha güzel bir dünya yaratabiliriz. Unutmayalım, yarattığımız her değer, çocuklarımıza bırakacağımız en büyük mirastır
Ekleme Tarihi: 18 Ocak 2025 - Cumartesi

Unutmayalım, yarattığımız her değer, çocuklarımıza bırakacağımız en büyük mirastır

Hayatta hepimiz bir şeyler öğreniyor, deneyim kazanıyor ve çevremize katkı sağlıyoruz. Ancak bu süreçte unutmamamız gereken bazı temel değerler var: adalet, dürüstlük, saygı ve empati. İşte bu değerler, bizi sadece bireysel olarak değil, toplum olarak da güçlü kılar.

Eğer bir işin başındaysan, eğer bir yönetimin liderliğini yapıyorsan, burada senin en büyük gücün güvendir. İnsanlar sana inanır, senin kararlarına güvenir. Bu güveni sarsmamak, yaptığın her işin hesabını verebilecek şekilde şeffaf olmaktan geçer. Yönetiminin, halkının veya ekibinin arkasından iş çevirmek; sadece kendi itibarını değil, onların sana olan inancını da yok eder. Bir liderin asıl görevi, halkının, ekibinin çıkarlarını düşünerek hareket etmek, hep birlikte ortaklaşa bir hedefe yürümektir.

Bir hikaye anlatılır:
Bir köyde, insanların güvenle ürünlerini bıraktığı bir pazar kurulurdu. Pazardaki bir esnaf, kimseye görünmeden başka bir esnafın kasasından birkaç lira aldı. Ancak o köyün yaşlı bilgesi, durumu fark etti ve adamın karşısına dikilip şu soruyu sordu:
“Bir başkasının emeğini çalarak kazandığın parayla çocuklarına helal lokma yedireceğini mi düşünüyorsun? Kendine ait olmayan bir şeyi almak, sadece o kişinin değil, tüm toplumun hakkına göz dikmektir.”
Adam utandı, özür diledi ve hatasından döndü.

Bu hikaye bize bir gerçeği hatırlatıyor: Hepimiz, bir arada yaşadığımız bu toplumun bir parçasıyız. Bireysel çıkarlarımızı toplumun çıkarlarının önüne koymadan, adil ve dürüst bir şekilde yaşamak; sadece kendimiz için değil, geleceğimiz için de en doğru yoldur.

Bir fıkra:
Nasreddin Hoca bir gün çarşıdan eşeğine binip gelirken, birkaç kişi önünü kesip ona dalga geçmek ister.
“Hocam, eşeğin üstünde ters oturuyorsun,” derler.
Hoca, hiç istifini bozmadan cevap verir:
“Ben ters oturmuyorum, siz yanlış tarafa bakıyorsunuz!”

Bu fıkra bize, bazen sorunların köküne inmeden, sadece görünene odaklanmamamız gerektiğini hatırlatır. Adalet, sorunu olduğu gibi görmekten geçer.

Bir başka fıkra da, dürüstlük ve paylaşım üzerine:
Bir gün bir köyde, zengin bir adam halka bedava yemek dağıtır. Ancak bir kural koyar: Herkes yemek kazanına kendi kepçesiyle gelip yemeğini alabilir. Bunun üzerine bir adam dev bir kepçe yaptırır ve gelir. Adamın kepçesini gören zengin kişi, gülerek şöyle der:
“Güzel kepçe yapmışsın ama unutma, kazanın altı da delik!”

Bu fıkra bize, başkalarını kendi çıkarlarımız için sömürmeye çalışmanın aslında uzun vadede kazanç değil, zarar getireceğini gösterir.

Kadına Saygı, İnsana Saygıdır

Bireysel olarak sorumluluklarımızı da unutmamalıyız. Hayatta ne yaparsak yapalım, karşımızdakinin haklarına ve duygularına saygı göstermemiz şarttır. Bir insanı, hele ki bir kadını, bel altı sözlerle taciz etmek; sadece o kişiye değil, insanlık onuruna yapılan bir saldırıdır. Kadınlar toplumun temel taşıdır, annedir, kardeştir, eşittir. Onlara duyduğumuz saygıyı sözlerimizle ve davranışlarımızla göstermek zorundayız.

Sonuç olarak, başkalarının haklarını çiğnemeden, arkasından konuşmadan, dürüstçe ve sevgiyle bir yaşam sürmek hepimizin borcudur. Birlikte çalışarak, saygıyı temel alarak ve güveni koruyarak çok daha güzel bir dünya yaratabiliriz.

Unutmayalım, yarattığımız her değer, çocuklarımıza bırakacağımız en büyük mirastır

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve medyakorkusuz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.