Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Muhammet karasu
Köşe Yazarı
Muhammet karasu
 

İsrail’in Ortadoğu’daki savaşı yayma ve İran’la sürdürdüğü siyasi tiyatro

Ortadoğu’da Savaşın Gölgesinde: Sessizliğin Bedeli Ortadoğu, tarih boyunca hem coğrafi hem de stratejik konumu nedeniyle dünya siyasetinin odak noktalarından biri olmuştur. Ancak bu bölgedeki çatışmaların en acımasız sonuçlarını hep masum insanlar çekmiştir. Bugün İsrail’in Filistin topraklarındaki saldırıları ve bu krizin bölgeye yayılma riski, dünya ülkelerinin politikalarını yeniden tartışmaya açıyor. Sessizlik ise adeta suça ortak olmak anlamına geliyor. İsrail’in Filistin topraklarındaki operasyonları, özellikle son yıllarda büyük bir insani trajediye yol açarken, bu durum karşısında uluslararası arenadaki büyük oyuncuların sessizliği dikkat çekiyor. Neden peki? Aslında bu sessizliğin arkasında farklı dinamikler var. Ekonomik Çöküş ve Halkın Din Üzerinden Baskılanması Ortadoğu’da İsrail’in politikaları karşısında en fazla ses çıkarması beklenen ülkelerden bazıları, ekonomik olarak iç karışıklıklar içinde boğuşuyor. Ekonomik krizlerle sarsılan ülkelerde halkın dikkatini dağıtmanın en etkili yolu din üzerinden baskı kurmak. Özellikle kendi ekonomik sorunlarını çözemeyen yönetimler, dini argümanlarla halkı kontrol altında tutmayı tercih ediyor. Bu ülkeler, dış politikadaki sessizliklerini koruyarak aslında içerdeki kaosu perdelemeye çalışıyor. Filistin’de her gün bombalar altında yaşam mücadelesi veren insanlar varken, bu ülkelerin İsrail’in operasyonlarına sessiz kalması, ekonomik ve siyasi zayıflıklarının bir sonucu. Çünkü savaşın gölgesinde kendi ekonomik çöküşlerini daha az görünür kılabiliyorlar. Halkı din üzerinden mobilize ederek dış düşmanlara karşı sözde  söylem geliştirmek, Filistin meselesinde taraf gibi olmak işlerine geliyor. Silah Ticareti ve Zenginlik Üzerine Kurgulanan Oyun Sessiz kalan ülkelerin diğer bir kesimi ise silah ticareti ve zenginlik için bu kaotik ortamdan fayda sağlamaya çalışan güçler. Bölgedeki çatışmaların kızışması, silah ticareti için büyük bir pazar anlamına geliyor. İsrail'in askeri gücü ile gösterdiği etkinin karşısında, bu ülkeler de savunma harcamalarını artırmak zorunda kalıyor. Böylece silah üreticisi ülkeler, savaş ortamını devam ettirmekten çıkar sağlıyor. Onlar için barış yerine çatışma, daha fazla kâr anlamına geliyor. Bu ülkelerin liderleri, bölgedeki gerilimi tırmandırarak hem silah satışı üzerinden ekonomik kazanç sağlıyor hem de enerjiyi, petrolü kontrol altında tutma arzusuyla hareket ediyor. Filistin halkının acıları ise, bu büyük güç oyunları arasında adeta bir figüran haline getiriliyor. Uluslararası sahnede ‘barış’ söylemleri dillendirilse de, aslında perde arkasında savaşın devam etmesi isteniyor. Filistin Halkının Yalnızlığı Tüm bu büyük oyunların ve çıkar hesaplarının ortasında olan ise Filistin halkı oluyor. Onlar yıllardır süregelen işgal, ambargo ve şiddet ortamında hayatta kalmaya çalışıyorlar. Küçük yaşta çocuklar bile bombalar altında büyüyor, eğitim hakları ellerinden alınıyor ve temel insan haklarına erişimleri engelleniyor. Tüm bunlar, büyük güçlerin stratejik oyunları ve çıkar hesapları nedeniyle oluyor. Uluslararası kamuoyunun sessizliği, bu insanlık dramını daha da derinleştiriyor. Bir yanda kendi halklarını din ve ekonomi üzerinden baskı altında tutan yönetimler, diğer yanda ise silah ticaretinden ve enerji oyunlarından kazanç sağlayan güçler var. Bu iki tarafın çıkar hesapları arasında Filistin halkının sesi duyulmuyor, çığlıkları duyulmazdan geliniyor. Sonuç olarak, İsrail’in Ortadoğu’daki savaşı yayma ve İran’la sürdürdüğü siyasi tiyatro, dünya sahnesinde büyük bir ilgi çekse de bu oyunların gerçek kurbanı Filistin halkı oluyor. Dünya sessiz kaldıkça, bu trajedi daha da derinleşiyor ve çözüm daha uzak bir hayal haline geliyor.
Ekleme Tarihi: 03 Ekim 2024 - Perşembe

İsrail’in Ortadoğu’daki savaşı yayma ve İran’la sürdürdüğü siyasi tiyatro

Ortadoğu’da Savaşın Gölgesinde: Sessizliğin Bedeli

Ortadoğu, tarih boyunca hem coğrafi hem de stratejik konumu nedeniyle dünya siyasetinin odak noktalarından biri olmuştur. Ancak bu bölgedeki çatışmaların en acımasız sonuçlarını hep masum insanlar çekmiştir. Bugün İsrail’in Filistin topraklarındaki saldırıları ve bu krizin bölgeye yayılma riski, dünya ülkelerinin politikalarını yeniden tartışmaya açıyor. Sessizlik ise adeta suça ortak olmak anlamına geliyor.

İsrail’in Filistin topraklarındaki operasyonları, özellikle son yıllarda büyük bir insani trajediye yol açarken, bu durum karşısında uluslararası arenadaki büyük oyuncuların sessizliği dikkat çekiyor. Neden peki? Aslında bu sessizliğin arkasında farklı dinamikler var.

Ekonomik Çöküş ve Halkın Din Üzerinden Baskılanması

Ortadoğu’da İsrail’in politikaları karşısında en fazla ses çıkarması beklenen ülkelerden bazıları, ekonomik olarak iç karışıklıklar içinde boğuşuyor. Ekonomik krizlerle sarsılan ülkelerde halkın dikkatini dağıtmanın en etkili yolu din üzerinden baskı kurmak. Özellikle kendi ekonomik sorunlarını çözemeyen yönetimler, dini argümanlarla halkı kontrol altında tutmayı tercih ediyor. Bu ülkeler, dış politikadaki sessizliklerini koruyarak aslında içerdeki kaosu perdelemeye çalışıyor.

Filistin’de her gün bombalar altında yaşam mücadelesi veren insanlar varken, bu ülkelerin İsrail’in operasyonlarına sessiz kalması, ekonomik ve siyasi zayıflıklarının bir sonucu. Çünkü savaşın gölgesinde kendi ekonomik çöküşlerini daha az görünür kılabiliyorlar. Halkı din üzerinden mobilize ederek dış düşmanlara karşı sözde  söylem geliştirmek, Filistin meselesinde taraf gibi olmak işlerine geliyor.

Silah Ticareti ve Zenginlik Üzerine Kurgulanan Oyun

Sessiz kalan ülkelerin diğer bir kesimi ise silah ticareti ve zenginlik için bu kaotik ortamdan fayda sağlamaya çalışan güçler. Bölgedeki çatışmaların kızışması, silah ticareti için büyük bir pazar anlamına geliyor. İsrail'in askeri gücü ile gösterdiği etkinin karşısında, bu ülkeler de savunma harcamalarını artırmak zorunda kalıyor. Böylece silah üreticisi ülkeler, savaş ortamını devam ettirmekten çıkar sağlıyor. Onlar için barış yerine çatışma, daha fazla kâr anlamına geliyor.

Bu ülkelerin liderleri, bölgedeki gerilimi tırmandırarak hem silah satışı üzerinden ekonomik kazanç sağlıyor hem de enerjiyi, petrolü kontrol altında tutma arzusuyla hareket ediyor. Filistin halkının acıları ise, bu büyük güç oyunları arasında adeta bir figüran haline getiriliyor. Uluslararası sahnede ‘barış’ söylemleri dillendirilse de, aslında perde arkasında savaşın devam etmesi isteniyor.

Filistin Halkının Yalnızlığı

Tüm bu büyük oyunların ve çıkar hesaplarının ortasında olan ise Filistin halkı oluyor. Onlar yıllardır süregelen işgal, ambargo ve şiddet ortamında hayatta kalmaya çalışıyorlar. Küçük yaşta çocuklar bile bombalar altında büyüyor, eğitim hakları ellerinden alınıyor ve temel insan haklarına erişimleri engelleniyor. Tüm bunlar, büyük güçlerin stratejik oyunları ve çıkar hesapları nedeniyle oluyor.

Uluslararası kamuoyunun sessizliği, bu insanlık dramını daha da derinleştiriyor. Bir yanda kendi halklarını din ve ekonomi üzerinden baskı altında tutan yönetimler, diğer yanda ise silah ticaretinden ve enerji oyunlarından kazanç sağlayan güçler var. Bu iki tarafın çıkar hesapları arasında Filistin halkının sesi duyulmuyor, çığlıkları duyulmazdan geliniyor.

Sonuç olarak, İsrail’in Ortadoğu’daki savaşı yayma ve İran’la sürdürdüğü siyasi tiyatro, dünya sahnesinde büyük bir ilgi çekse de bu oyunların gerçek kurbanı Filistin halkı oluyor. Dünya sessiz kaldıkça, bu trajedi daha da derinleşiyor ve çözüm daha uzak bir hayal haline geliyor.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve medyakorkusuz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.