Son dönemde Türkiye'de gazetecilere yönelik gözaltı ve tutuklamalar artış göstermiştir. Özellikle 18 Şubat 2025 tarihinde İstanbul merkezli olarak 10 ilde düzenlenen operasyonlarda, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) yapılanmasında yer aldıkları iddia edilen 52 kişi gözaltına alınmıştır. Bu kişiler arasında Emek Partisi (EMEP) İstanbul İl Başkanı Sema Barbaros, gazeteciler Yıldız Tar, Ercüment Akdeniz ve Elif Akgün ile sanatçı Pınar Aydınlar da bulunmaktadır.
Ayrıca, gazeteci Özlem Gürsel, sosyal medya kanalındaki bir yayında kullandığı ifadeler nedeniyle 21 Aralık 2024 tarihinde gözaltına alınmış ve hakkında ev hapsi cezası verilmiştir. Ancak 12 Şubat 2025 tarihinde ev hapsi cezası kaldırılmıştır.
Bunun yanı sıra gazeteciler Barış Pehlivan ve Kürşad Oğuz hakkında, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun basın toplantısında adı geçen bir bilirkişi ile ilgili haber nedeniyle tutuklama talebiyle yakalama emri düzenlenmiştir. Ancak İstanbul Nöbetçi Asliye Ceza Mahkemesi, bu talebi "ölçülü ve orantılı" bulmayarak reddetmiştir.
Bu gelişmeler, Türkiye'de basın özgürlüğü ve gazetecilerin güvenliği konusundaki endişeleri artırmaktadır. Gazetecilerin tutuklanması veya gözaltına alınması, ifade özgürlüğü ve demokratik toplumların temel ilkeleriyle doğrudan ilişkilidir.
Son dönemdeki bu olaylar, basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü konularında ulusal ve uluslararası düzeyde daha fazla tartışma ve önlem alınması gerektiğini göstermektedir.
Ayrıca aşağıdaki video, gazeteci Özlem Gür ses’in gözaltına alınma süreci hakkında daha fazla bilgi sunmaktadır. Gazetecileri korkutmak amacıyla yapılan bu tür yaklaşımlar, basına gözdağı vermek için gerçekleştirilen eylemlerdir.
Baskının artacağı öngörüsünde bulunan Durmuş, “Onlar için tek önemli olan şey gündemi değiştirmek. Bunun için de gazeteci de tutuklanacak, muhalif kesim de tutuklanacak. Buna karşı gazetecilerin daha dayanışma içinde olması, toplumun haber alma hakkına sahip çıkması gerekiyor. Yoksa tamamen çölleşen bir Türkiye olacak.” yorumunda bulundu.
Türkiye’de son dönemde gazetecilere çok sayıda soruşturma açıldı. İstanbul, Ankara, Diyarbakır ve Van’da birçok gazeteci gözaltı uygulamasıyla karşı karşıya kaldı.
Cumartesi günü Van Büyükşehir Belediyesi’ne kayyum atanması sırasında yaşanan olayları görüntüleyen altı gazeteci gözaltına alındı.
Bu usulsüz gözaltı ve tutuklamalar, elbette ülkemize dışarıdan bakış açılarını olumsuz etkilemekte ve gelecekteki dış yatırımları da olumsuz etkileyecektir. Ancak iktidar ortağı insan hakları ve barış çağrıları yaptıkça, diğer ortak daha hırçınlaşarak aksini yapmaktadır. Nedeni, sadece birkaç fanatik taraftarı sevindirmektir. Yazık, bu güzelim ülkeye yazık...