SERİNLEMEK BİLE SINIFSAL KLİMALAR EVDE ULAŞILMAZ, FABRİKALARDA KALDIRILIYOR
SERİNLEMEK BİLE SINIFSAL KLİMALAR EVDE ULAŞILMAZ, FABRİKALARDA KALDIRILIYOR
SERİNLEMEK BİLE SINIFSAL, KLİMALAR EVDE ULAŞILMAZ, FABRİKALARDA KALDIRILIYOR
Nisa Sude DEMİREL
Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada Adana’da serinlemek için kanala giren çocuklarla yapılan bir röportaj gündem oldu. Havalar ısınmaya başladığından beri neredeyse her gün bir kanalda boğulma haberi düşerken Adana’da çocuklar kendilerince bir ‘önlem’ bulmuş. Röportajda konuşan 15 yaşındaki Halil Koşar, sulama kanalına yüzmeyi bilmeyenler geldiğinde dövdüklerini anlatıyor: “Bizler yüzmeyi bildiğimiz için sorun olmuyor ama bazen yüzmeyi bilmeyen çocuklar geliyor. Onlara ‘Suya girmeyin’ diyerek uyarı yapıyoruz. Eğer bizi dinlemezlerse döverek uzaklaştırıyoruz. Anneleri, babaları ağlayacağına onlar üzülüp ağlasın.” 13 yaşındaki Mehmet Demir de arkadaşını doğruluyor, daha önce boğulan bir çocuğu kanala girerek kurtardığını anlatarak şöyle diyor: “Havalar sıcak, bizler de yüzmek zorundayız. Yüzmeyi bilmeyenler yüzmesin. Burada az önce birisi boğuluyordu, ben ve arkadaşlarım kurtardık. Eğer onu kurtarmasak anne ve babası üzülecekti. Boğulup ölenler olunca kanalı 1 hafta kapatıyorlar, o zaman biz de yüzemiyoruz.”
Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) verilerine göre Türkiye’de her yıl ortalama 643 kişi boğularak hayatını kaybediyor. FİSA Çocuk Hakları Merkezinin 2022 senesi için hazırladığı çocuk hakkı ihlalleri raporunda da Türkiye’de yaşanan boğulma vakalarına dair detaylı veriler yer alıyor. Rapora göre 2022’de en az 150 çocuk kentsel ve kırsal alanda gerçekleşen olaylar sonucunda yaşamını hayatını kaybetti. Kentsel ve kırsal alanda yaşanan ihmaller sonucu yaşamını kaybeden 150 çocuktan 121’i tam da yaz döneminde, nisan-eylül ayları arasında hayatını kaybetti. Bu ölümlerin sebeplerinin başında ise boğulma geliyor, sulama kanalları, göletler gibi girilmesi tehlikeli sulak yerlerde boğularak hayatını kaybeden çocuk sayısı 110. Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) verilerine göre ise dünyada 2013-2023 seneleri arasındaki 10 senede 2.5 milyondan fazla kişi suda boğularak yaşamını yitirdi. Bu verinin en dikkat çekici yanı ise şu: Boğularak hayatını kaybeden 2.5 milyon insanın yüzde 90’ından fazlası düşük ve orta gelirli ülkelerde yaşıyor.
Bu verinin kendisi çok da gündeme gelmeyen kamusal bir sorumluluğu, insanca çalışmanın/yaşamanın koşullarına dair bir hakkı işaret ediyor: Serinleme hakkı. Herkesin eşitçe ulaşamadığı, son derece sınıfsal bu hakkın yokluğu aşırı sıcaklardan bayılmaya, hayatını kaybetmeye, serinlemek için girilen kanalda boğulmaya, başta tarım işçileri olmak üzere pek çok meslek hastalığına yakalanmaya kadar pek çok soruna sebep oluyor. Mevsimlik tarım işçilerinin çocukları da bu hakka tehlikeli koşullarda erişmeyi zorlaştırırken kanallarda, göletlerde hayatını kaybediyor. İşçi Sağlığı İş Güvenliği (İSİG) Meclisi verilerine göre son bir ayda en az beş mevsimlik tarım işçisi çocuk serinlemek için girdikleri sularda boğularak yaşamını yitirdi. En küçüğü 11, en büyüğü 16 yaşındaki bu çocuklardan biri de 18 Haziran’da Antep’in İslahiye ilçesinde, sıcak havadan bunalıp gölete giren 14 yaşındaki mevsimlik tarım işçisi Suriyeli Muhammed Hinki. Ayrıca 2023’te iş cinayetlerinde hayatını kaybeden çocukların yüzde 53’ü tarım işçisi.
Açık havada çalışan tarım işçileri, inşaat işçileri de yine hiçbir güvenlik önlemi olmadan çalışıyor, sıcaklığın kendisi ve yol açtığı sorunlar önlem alınacak bir tehlike olarak dahi görülmüyor. 2024 ILO iklim modelleri, küresel sıcaklık projeksiyonları, iş gücü verileri ve iş sağlığı bilgilerinin küresel analizi, 2020 yılında en az 2.41 milyar tam zamanlı çalışanın iş yeri sıcaklığına maruz kaldığını hesapladı. Yine ILO 2020’de dünya genelinde 22.85 milyon iş kazası, 18 bin 967 ölümün iş yeri sıcaklığına maruz kalmayla ilintili olabileceğini tahmin ediyor. UCLA tarafından 2021’de yapılan bir çalışma da iş yeri sıcaklıklarındaki mütevazı bir artışın dahi Kaliforniya’da yılda 20 bin ek yaralanmaya yol açtığını söylüyor. İSİG Meclisi de yaz başlangıcıyla mayıs ayına dair ortaya koyduğu iş cinayeti verilerinde aşırı sıcaklardaki çalışma koşullarına dikkat çekiyor. Geçtiğimiz sene aşırı sıcaklarda çalışırken beyin kanaması ve kalp krizi geçirerek hayatını kaybeden PTT, enerji, inşaat işçilerini hatırlatıyor.
NE YAPMALI?
Daha önce serinleme hakkı konusunda gazetemize konuşan Kent Sosyoloğu Ali Ekber Doğan’ın serinleme hakkına erişimi sağlamak için serinleme-yüzme mekanlarının ücretsiz ve erişilebilir olması önerilerini yapıyor.
İSİG Meclisi de işçilerin aşırı sıcakta çalışmasından kaynaklanan cilt kanseri, kalp krizi, beyin kanaması gibi sonuçlara dikkat çekerek “İSİG mücadelesi, çalışılan ortamlarda asgari ve azami sıcaklık sınırının koyulmasını sınıfsal bir talep olarak gündemine almak ve bu taleplerin hayata geçirilmesi için mücadele etmek zorundadır. Çalışma saatlerinde düzenlemeye gidilmesi ve hava sıcaklığının daha düşük olduğu saatlerde çalışılması, uygun (hafif ve nefes alabilen) iş kıyafetlerinin sağlanması, serinletici ekipmanlar ve havalandırmanın oluşturulması, dinlenme molaları gibi önlemler alınmalı. Konumuz olan “sıcakta çalıştırma”da ise Türkiye’de bir yasal düzenleme söz konusu değil. Bu düzenlemenin yapılması için her düzeyde mücadele etmek de işçi sınıfının bir görevi olarak önünde duruyor” diyor.
KLİMALAR EVDE ULAŞILMAZ, FABRİKALARDA KALDIRILIYOR
İş yerlerinin dışında da aşırı sıcaklar özellikle de yoksul ülkelerde can alıyor. Güney Pakistan’da aşırı sıcaklar sebebiyle altı gün içinde 568 kişi hayatını kaybederken Meksika’da da hayatını kaybedenlerin sayısı 90’a çıktı. Hindistan’da iki günde 52 kişi aşırı sıcaklardan kaynaklı yaşamını yitirirken 16-24 Haziran tarihleri arasında dünyada yaklaşık beş milyar insan aşırı sıcaklardan etkilendi. Aşırı sıcaklara karşı kapalı ortamlarda akla ilk gelen seçenek ise klimalar ancak Türkiye’de klima fiyatları 20 binden başlıyor, 40 bin liranın üstüne kadar çıkıyor. Bir aylık asgari ücretten daha pahalı klimalarda fiyatlarıyla bitmiyor, daha yeni elektriğe gelen yüzde 38 zamla emekçiler için kullanılması imkansız bir beyaz eşyaya dönüşüyor. İşçilerin gün boyu vaktini geçirdiği fabrikalarda ise Ford’da olduğu gibi ya ‘tasarruf’ amaçlı kaldırılıyor ya da etrafını dahi soğutmayan seçenekler kullanılıyor.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.