Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam

Hayatımızı yaşama zamanı geldi Hawaii'ye mi gitsek

Gündem 09.03.2024 - 14:03, Güncelleme: 09.03.2024 - 14:07
 

Hayatımızı yaşama zamanı geldi Hawaii'ye mi gitsek

ürkiye koşullarında bu pek mümkün değil
“Eh o kadar yıl çalışmışız, emekli olmuşuz, artık hayatımızı yaşama zamanı geldi” diyorsanız Türkiye koşullarında bu pek mümkün değil. 74 yaşındaki emekli Görkem Türen anlatıyor. Türkiye’de vatandaşlar ortalama 30 yıl çalışıyor. Farklı farklı hesaplamalar olmakla birlikte kadınlar ortalama 60, erkekler ise 65 yaşında emekli oluyor. “Eh o kadar yıl çalışmışız, emekli olmuşuz, artık hayatımızı yaşama zamanı geldi” diyorsanız Türkiye koşullarında bu pek mümkün değil. Zira 10 bin TL emekli aylığı ile hangi hayat yaşanabilir ki? Birkaç örnek verelim. Görkem Türen 1950, İstanbul doğumlu. Teksas Tommikslerin basıldığı Ceylan Matbaasından emekli ancak emekli olup evde oturanlardan değil. Emekliliğin hemen ardından gümrük komisyonculuğundan baskı merkezinde çalışmaya kadar onlarca iş yapmış. İki çocuk, 3 torun sahibi. Büyük oğlu yurt dışında yaşıyor, kızı ise İstanbul’da fakat çok sevdiği eşini kaybedeli 1 yıl olmuş. Eşinden bahsederken “Biz onunla çok güzel yaşadık” diyor hep. SARAYLARI VAR, KONVOYLARI VAR… Bugün 74 yaşında ancak hâlâ çalışmaya devam ediyor. Kimi zaman vakit geçirmek için kimi zaman da haftalık sebze meyve alışverişini yaptığı için arkadaşının yanında salı günleri pazarcılık yapıyor. “Zor olmuyor mu?” diye sorduğumda “Evde oturup ne yapacağım ki en azından arkadaşları görüyorum” diyor. Eşiyle beraber her yıl yaptıkları tatilleri hatırlıyor sık sık. “Gitmek istemez misin?” “Tek başıma, bilemiyorum. Ama birçok arkadaşım güneyde. Fakat neyle gideceğiz?” diyor ve iktidara sinirleniyor: “Sarayları var, konvoylarla arabaları var, her gün yeni bir yolsuzluk hikayesi çıkıyor, şirketlerin vergileri siliniyor. Para yok mu? Para çok, vatandaşa yok.” Erdoğan’ın açıklamalarının hiçbirine inanmıyor ve oldukça kızgın: “Bankamatiğe kartı takınca gördüğüm parayla hiçbir şey yapma şansımız yok. Zaten hastanesi, ilacı derken tam olarak aldığımız maaşı bile bilmiyoruz. Emekliye sabır diyorlar. O kadar yıl çalış, o kadar para öde, o kadar insan geçindir, bugün diyor ki sabır… Bunlardan hiçbir şey olmayacağını biliyoruz zaten.” "HASTANEYE BİLE GİDEMEDİK" Emekli arkadaşlarıyla beraber otururken konu dönüp dolaşıp hep aynı yere geliyor: “Her şey çok pahalı.” “7 bin TL’den 10 bin TL’ye çıkardılar” diyorum. Kahkaha ile cevap veriyor: “İlk haberi aldığımızda arkadaşlarla toplandık, tatil planı yaptık. Hawaii’ye mi gitsek, Miami’ye mi diye düşündük. Sonra 65 yaş üstü kartımız olmasa, hastaneye bile gidemeyeceğimizi anladık.” DİPTEN EN DİBE AKP iktidarına yakınlığıyla bilinen gazeteler her fırsatta emeklilere ‘müjde’ verirken yıllar içerisinde emeklilerin durumu daha da kötüleşti. Dün Sabah gazetesinin duyurduğu ‘müjde’ye göre üzerinde çalışılacağı iddia edilen konular şu şekilde: Su, elektrik ve doğal gaz faturalarında indirim. Uçak ve tren biletlerinde ayrıcalık. Belli miktarlarda kira desteği. Krediye ulaşma, düşük faiz imkanı, banka hizmetlerinin ücretsiz olması, promosyon miktarlarının artırılması. Tatil yapma imkanı bulamayan emekliler için kamu kurumlarının tesislerinin emeklilerin kullanımına açılması. Kök maaş düzenlemesi için seyyanen artış ve emekli aylık hesaplama sisteminde değişiklik. "MÜJDE"LERLE NEREYE GELDİ? AKP iktidarı döneminde emeklilere sayısız ‘müjde’ verildi. ‘Müjde’ler sonrası ise emekliler daha da yoksullaştı. İşte o ‘müjde’ler sonrası emeklilerin geldiği durum: 2002 yılında en düşük işçi emekli aylığı 257 liraydı. Yani asgari ücretin yüzde 40 fazlası. Şimdi asgari ücret 17 bin TL, en düşük emekli maaşı 10 bin TL. Yani emekli aylığı asgari ücretin yüzde 42’si kadar (7 bin TL) düşük. Eğer azalmayıp asgari ücret karşısında değerini korusaydı en düşük emekli aylığı 10 bin TL değil 23 bin 800 lira olacaktı. 2000 yılı öncesi aylık bağlama oranları yüksekti. Bu oran 2000 öncesinde 9 bin iş günü için yüzde 76 idi. 7 bin 200 gün için yüzde 69... 5 bin gün için yüzde 60... Aylık bağlama oranı düşürüldü. 9 bin iş günü için yüzde 65’e... 5 bin gün için ise yüzde 43’e düşürüldü. Emekli aylıkları 2006’da kabul edilen ve 2008’de önemli değişiklikler yapılan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’ndaki düzenlemeler ile adeta dibe vurdu. 25 yıl çalışan ve 9 bin gün prim ödeyenlerin aylık bağlama oranı yüzde 50’ye, 7 bin 200 gün prim ödeyenlerin aylık bağlama oranı ise yüzde 40’a düşürüldü. 5 bin iş günü için aylık bağlama oranı ise sadece yüzde 28.
ürkiye koşullarında bu pek mümkün değil

“Eh o kadar yıl çalışmışız, emekli olmuşuz, artık hayatımızı yaşama zamanı geldi” diyorsanız Türkiye koşullarında bu pek mümkün değil. 74 yaşındaki emekli Görkem Türen anlatıyor.

Türkiye’de vatandaşlar ortalama 30 yıl çalışıyor. Farklı farklı hesaplamalar olmakla birlikte kadınlar ortalama 60, erkekler ise 65 yaşında emekli oluyor. “Eh o kadar yıl çalışmışız, emekli olmuşuz, artık hayatımızı yaşama zamanı geldi” diyorsanız Türkiye koşullarında bu pek mümkün değil. Zira 10 bin TL emekli aylığı ile hangi hayat yaşanabilir ki? Birkaç örnek verelim.

Görkem Türen 1950, İstanbul doğumlu. Teksas Tommikslerin basıldığı Ceylan Matbaasından emekli ancak emekli olup evde oturanlardan değil. Emekliliğin hemen ardından gümrük komisyonculuğundan baskı merkezinde çalışmaya kadar onlarca iş yapmış. İki çocuk, 3 torun sahibi. Büyük oğlu yurt dışında yaşıyor, kızı ise İstanbul’da fakat çok sevdiği eşini kaybedeli 1 yıl olmuş. Eşinden bahsederken “Biz onunla çok güzel yaşadık” diyor hep.

SARAYLARI VAR, KONVOYLARI VAR…

Bugün 74 yaşında ancak hâlâ çalışmaya devam ediyor. Kimi zaman vakit geçirmek için kimi zaman da haftalık sebze meyve alışverişini yaptığı için arkadaşının yanında salı günleri pazarcılık yapıyor. “Zor olmuyor mu?” diye sorduğumda “Evde oturup ne yapacağım ki en azından arkadaşları görüyorum” diyor. Eşiyle beraber her yıl yaptıkları tatilleri hatırlıyor sık sık.

“Gitmek istemez misin?”

“Tek başıma, bilemiyorum. Ama birçok arkadaşım güneyde. Fakat neyle gideceğiz?” diyor ve iktidara sinirleniyor: “Sarayları var, konvoylarla arabaları var, her gün yeni bir yolsuzluk hikayesi çıkıyor, şirketlerin vergileri siliniyor. Para yok mu? Para çok, vatandaşa yok.”

Erdoğan’ın açıklamalarının hiçbirine inanmıyor ve oldukça kızgın: “Bankamatiğe kartı takınca gördüğüm parayla hiçbir şey yapma şansımız yok. Zaten hastanesi, ilacı derken tam olarak aldığımız maaşı bile bilmiyoruz. Emekliye sabır diyorlar. O kadar yıl çalış, o kadar para öde, o kadar insan geçindir, bugün diyor ki sabır… Bunlardan hiçbir şey olmayacağını biliyoruz zaten.”

"HASTANEYE BİLE GİDEMEDİK"

Emekli arkadaşlarıyla beraber otururken konu dönüp dolaşıp hep aynı yere geliyor: “Her şey çok pahalı.” “7 bin TL’den 10 bin TL’ye çıkardılar” diyorum. Kahkaha ile cevap veriyor: “İlk haberi aldığımızda arkadaşlarla toplandık, tatil planı yaptık. Hawaii’ye mi gitsek, Miami’ye mi diye düşündük. Sonra 65 yaş üstü kartımız olmasa, hastaneye bile gidemeyeceğimizi anladık.”

DİPTEN EN DİBE

AKP iktidarına yakınlığıyla bilinen gazeteler her fırsatta emeklilere ‘müjde’ verirken yıllar içerisinde emeklilerin durumu daha da kötüleşti. Dün Sabah gazetesinin duyurduğu ‘müjde’ye göre üzerinde çalışılacağı iddia edilen konular şu şekilde:

  • Su, elektrik ve doğal gaz faturalarında indirim.
  • Uçak ve tren biletlerinde ayrıcalık.
  • Belli miktarlarda kira desteği.
  • Krediye ulaşma, düşük faiz imkanı, banka hizmetlerinin ücretsiz olması, promosyon miktarlarının artırılması.
  • Tatil yapma imkanı bulamayan emekliler için kamu kurumlarının tesislerinin emeklilerin kullanımına açılması.
  • Kök maaş düzenlemesi için seyyanen artış ve emekli aylık hesaplama sisteminde değişiklik.

"MÜJDE"LERLE NEREYE GELDİ?

AKP iktidarı döneminde emeklilere sayısız ‘müjde’ verildi. ‘Müjde’ler sonrası ise emekliler daha da yoksullaştı. İşte o ‘müjde’ler sonrası emeklilerin geldiği durum:

  • 2002 yılında en düşük işçi emekli aylığı 257 liraydı. Yani asgari ücretin yüzde 40 fazlası. Şimdi asgari ücret 17 bin TL, en düşük emekli maaşı 10 bin TL. Yani emekli aylığı asgari ücretin yüzde 42’si kadar (7 bin TL) düşük. Eğer azalmayıp asgari ücret karşısında değerini korusaydı en düşük emekli aylığı 10 bin TL değil 23 bin 800 lira olacaktı.
  • 2000 yılı öncesi aylık bağlama oranları yüksekti. Bu oran 2000 öncesinde 9 bin iş günü için yüzde 76 idi. 7 bin 200 gün için yüzde 69... 5 bin gün için yüzde 60... Aylık bağlama oranı düşürüldü. 9 bin iş günü için yüzde 65’e... 5 bin gün için ise yüzde 43’e düşürüldü.
  • Emekli aylıkları 2006’da kabul edilen ve 2008’de önemli değişiklikler yapılan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’ndaki düzenlemeler ile adeta dibe vurdu.
  • 25 yıl çalışan ve 9 bin gün prim ödeyenlerin aylık bağlama oranı yüzde 50’ye, 7 bin 200 gün prim ödeyenlerin aylık bağlama oranı ise yüzde 40’a düşürüldü. 5 bin iş günü için aylık bağlama oranı ise sadece yüzde 28.
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve medyakorkusuz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.