BÖLÜNMEK VE AYRIŞMAK, SADECE BİR KİŞİNİN İŞİNE GELİR. OYUNUZU BÖLMEYİN
BÖLÜNMEK VE AYRIŞMAK, SADECE BİR KİŞİNİN İŞİNE GELİR. OYUNUZU BÖLMEYİN
BÖLÜNMEK VE AYRIŞMAK, SADECE BİR KİŞİNİN İŞİNE GELİR. OYUNUZU BÖLMEYİN
İMAMOĞLU VE AKSU, SARIYER’DE HALKLA BULUŞTU
İMAMOĞLU’NDAN ‘SARIYER’ UYARISI:
BÖLÜNMEK VE AYRIŞMAK, SADECE BİR KİŞİNİN İŞİNE GELİR. OYUNUZU BÖLMEYİN
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP Sarıyer Belediye Başkan adayı Mustafa Oktay Aksu ile önce ilçe turu yaptı, sonra halkla buluştu. “Şimdi burada sizinle dertleşeceğim, benim sesimi herkes duysun” diyen İmamoğlu, “Şükrü Genç Başkanım, benim ağabeyimdir. Allah'ın izniyle de hep öyle kalacaktır. 2009’da, 2014’te, 2019’da benim partim, CHP, Şükrü ağabeyi aday yaptığında, o zaman da kırılan, gücenen olmuştur. Kendine hak görerek, yapılmadığı için kızan da olmuştur, öfkelenen de olmuştur. Haksızlığa uğradığını düşünmüştür. Elbette bu çok doğal süreçtir. Bugün de kırılanlar olduğu gibi. Ama bunun çözümü, duygusal eylemlere girmek değildir. Biz bu yola, kendi içimizde gönüller kırılsın diye değil, biz bu yola yeni gönüller fethetmek için çıktık. Bu yolda geride bırakılacak tek bir yurttaş, tek bir oy dahi yoktur. Bölünmek ve ayrışmak, sadece bir kişinin işine gelir. Biliyorsunuz değil mi o bir kişiyi? Onun için buradan size, sizin nezdinizdeki bütün Sarıyerli hemşehrilerime sesleniyorum: Oyunuzu bölmeyin” ifadelerini kullandı.
SARIYER / İSTANBUL
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP Sarıyer Belediye Başkan adayı Mustafa Oktay Aksu ile birlikte önce ilçe turu yaptı, ardından Ferahevler Mevlana Parkı’nda vatandaşlarla buluştu. Vatandaşlar hem yol boyunca hem de halk buluşmasında, İmamoğlu ve Aksu’ya sevgi gösterilerinde bulundu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, CHP milletvekilleri Namık Tan, Asu Kaya, CHP Parti Meclisi üyesi Bedirhan Berk Doğru, CHP Sarıyer İlçe Başkanı Mehmet Kubat ile geçmiş dönem ilçe başkanları ve CHP Sarıyer Belediye başkan aday adayları da halk buluşmasında Aksu’ya, İmamoğlu ile birlikte destek verdi.
ÇELİK: “SARIYER'DE, OKTAY AKSU'NUN YANINDAYIZ”
Buluşmada ilk konuşmayı yapan Çelik, “İlçe başkanlarımızla, belediye başkan aday adaylarımızla, Genel Başkan Yardımcımızla, milletvekillerimizle, Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu'yla, Sarıyer'de, Oktay Aksu'nun yanındayız hep birlikte. Oktay Aksu Başkanımız, 15 yıllık yerel yönetimler deneyimine sahip. 15 yıllık belediyecilik deneyimine sahip Oktay Aksu Başkanımız, 31 Mart'tan sonra, Sarıyer'de, halkçı belediyecilik uygulamalarını, sosyal demokrat belediyecilik uygulamalarını en üst seviyeye taşıyacak. Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu'yla birlikte, Sarıyer'in çocukları için, Sarıyer'in gençleri için, Sarıyer'in kadınları için, Sarıyer'in emeklileri için, Sarıyer'in emekçileri için büyük bir mücadele verecek. 31 Mart günü, hep birlikte Oktay Başkanımızın yanında mıyız? 31 Mart'ta Oktay Aksu'yla Sarıyer'de sandıkları patlatıyor muyuz? Hep birlikte sandıklara güçlü bir şekilde sahip çıkıyor muyuz? O zaman yolumuz açık olsun diyorum. Yolumuz aydınlık olsun diyorum. Oktay Başkanım, ayağına taş değmesin diyorum. Tam yol ileri diyorum” ifadelerini kullandı.
İMAMOĞLU: “ATATÜRK KENT ORMANI’NA, BÜYÜKDERE FİDANLIĞI’NA BAKIYORUM…”
Atatürk Kent Ormanı’nın eteklerinde konumlu parkta toplanan coşkulu kalabalığa seslenen İmamoğlu, “Atatürk Kent Ormanı'nı beğendik mi? Ben bazen diyorum ki, ‘Allah Allah, bunlar Atatürk Kent Ormanı'nı böyle metruk, kenarda, her tarafa açık, sahipsiz niye bırakırlar? Şimdi benim aklım ermiyor, niye bırakırlar? Bir yandan Büyükdere Fidanlığı’na bakıyorum. Yıllarca çürümeye bırakılmış. 250 bin metrekare, düşünsenize. Şimdi cıvıl cıvıl bir yer oldu. Bazen diyorum, ‘Allah Allah, bunları niye böyle bıraktılar?’ Acaba içine bir şeyler mi düşündüler? Yani bazen şeytanın aklına gelmeyen, bunların aklına geliyor. Böyle garip bir dünya. Şimdi bakın orada; pırlanta gibi. Bütün İstanbul öğrendi. Belki de İstanbul, tarih boyu bu ormanı ‘Atatürk Kent Ormanı’ diye anacak ve hiçbir zaman ismi, oradan eksik olmayacak. Ne mutlu bana” dedi.
“BİZİM DÖNEMİMİZDE SARIYER, İSTANBUL'UN EN ÇOK HİZMET ALAN İLÇELERİNDEN OLDU”
“Bizim dönemimizde Sarıyer, İstanbul'un en çok hizmet alan ilçelerinden oldu” diyen İmamoğlu, özetle şunları söyledi:
“Sarıyer ilçesinde, yaklaşık 200 bin aileyi etkileyen, 200 bin insanımızı etkileyen, 55-60 yıldır çözüm bekleyen, tapu sahibi olmak isteyen hemşehrilerimizin tapu sorununu çözdük. Bu anlamda Sarıyerlileri, tapu sahibi yapmaya başladık. Hedefimiz, herkesi tapu sahibi yaparak, sorun yaşanan bütün mahalleleri kentsel dönüşümü teşvik etmek ve bütün hemşehrilerimizi yıllardır bu sorundan, bu beladan bir an önce kurtarmak. Yola çıktık, tam gaz devam edeceğiz. Bakın; Kocataş, Poligon, Çayırbaşı, Rumelihisarüstü, Sarıdağ, Kazımkarabekirpaşa, Reşitpaşa, Cumhuriyet, Emirgan, Çamlıtepe Derbent'in bir bölümü… Bu mahallelerin sakinleri, uzun yıllardır bu müjdeyi bekliyordu. Bugünden itibaren, Büyükdere Fidanlığı'nda bir ofis açtık. ‘İBB Arsa Satışı ve Başvuru Ofisi’ orada hizmete başlıyor bugünden itibaren. Son derece şeffaf, sağlıklı bilgilendirmeyle, belediyemiz bütün vatandaşlarımıza bilgi verecek, yardımcı olacak. Ben, bütün hemşehrilerimi, o saydığım mahallelerdeki bütün komşularımı, konuşmaya, oraya gelip oradaki arkadaşlarımızla birlikte paylaşmaya davet ediyorum. Bütün Sarıyer'in bu sorununu çözmenin onurunu, gururunu taşıyorum. Hayırlı uğurlu olsun.”
“ONLAR, TEKRAR ESKİ DÜZEN GERİ GELSİN İSTİYORLAR”
“İstanbul'un tırnağına dahi zarar gelsin istemiyoruz ve getirmeyeceğiz. Onun için ‘İstanbul muhafızıyım’ diyorum. Hep birlikte muhafız olacağız. Bunu, onurlu bir vazife olarak, her birimiz omuzlarında hissetmeli. İstanbul'u muhafızıyız. Bu kadim şehirde, bu güzel şehirde, bize atalarımızın, dedelerimizin, ninelerimizin emaneti bu dünya güzeli şehirde yaşıyorsak, bu bizim için onurlu bir vazifedir. Karşımızdakiler farklı bakıyor. Onlar ne İstanbul'u ne de 16 milyon İstanbulluyu düşünmüyor. Onların başka dertleri var. İnanın düşünmüyorlar. Onlar, bir avuç insanın menfaatinin peşinde. Başta İBB’yi, Sarıyer'i ve diğer ilçeleri çok istiyorlar. Buralar onlar için kıymetli. Bakın insanı için değil ha, başka türlü kıymetli. Biliyorsunuz değil mi? Tedbirliyiz değil mi? Tedbiri elden bırakmayacağız değil mi? Onlar, tekrar eski düzen geri gelsin istiyorlar. Biz, millet için çalışıyoruz. Milletin parasını, millete veriyoruz. Onlar, bir avuç insan için çalışıyor. Aramızda büyük fark var.”
“BİZ GERİ ADIM ATMAYIZ TAM YOL İLERİ GİDERİZ”
“Anne Kart, bunların akıllarına bile gelmezdi. Gelmedi de. Kreş açtılar mı bir tane? Açmazlar. Kent Lokantası. Vatandaşın hissetmezler, bilmezler. Hisarüstü’nü açtık. İnşallah sayısını çoğaltacağız. Bakın, yurtlar. Bir çocuğu yatıracak yatak, yurt yapmaz mı? Yapmazlar. Onların derdi başka. Meydanlar… Bugün Eminönü Meydanı’nı açtık. Gidin bakın, pırlanta gibi, biblo gibi yaptık 15 yıldır çöplüğe dönen o alanı. 5 yılda yapamadıkları tramvay yaptık. Bitiremedikleri köprüleri yaptık, yeniledik. Alt geçitler, altyapı, İSKİ çalışmaları; hepsini bitirdik. Unkapanı Köprüsü'nden Mısır Çarşısı'na kadar 100 bin metrekare aralığı pırlanta gibi yaptık. Aynen Atatürk Kent Ormanı gibi. İşte biz onun için muhafızız. Bu tür yerlerden işgalleri kaldırdık. Zapt edenleri süpürdük, yolladık. Polisimizi bile kullanarak, polisle oradaki yıkımları engellemeye kalkıştılar. Üsküdar'ı hatırlayın. Ama biz, asla bir milim geri adım atmadık. Niye? Milletin hakkını, millete teslim edenleriz biz. Onun için biz geri adım atmayız. Tam yol ileri gideriz.”
“HANİ BİR MECZUP VARDI YA, ATA’MIZA HAKARET EDEN…”
“Onların işleri güçleri başka. Makam mevkii de bu şekilde yorumlamazlar. Kaçak kafeleri de bir avuç insana verirler. Bakın; 100 bin gencimize burs verdik değil mi? ‘Allah'ıma bin şükür’ diyorum, verebildik. Daha fazla vereceğiz. 7 bin 500 lira verdik, bu sene 15 bin lira vereceğiz. Geçen, sahurdan sonra bir camiden çıkıyoruz, yanıma 15-20 tane genç yanaştı. KYK yurdundan sabah namazına gelmişler. 8-10 tanesi kulağıma eğilip, ‘Başkanım, bursunuzun son dilimi bugün yattı. Allah razı olsun’ dedi. Dünyanın en mutlu insanı oldum. Bu ne biliyor musunuz? Benim param değil, sizin helal paralarınızı, bereketli şekilde yönetip, doğru yerlere vermenin gururunu yaşıyorum. Sizin adınıza helali hoş olsun. Sizlerin parası bu. Annelerimizin cebindeki kart da sizin paranız, milletimizin parası. Zorda olanla paylaşıyoruz. O birileri var ya, lütuf verir gibi, lütufta bulunur gibi, sanki cebindeki para. Onlar o kadar ileri gidiyorlar ki. Bakın; makamları da eş, dost, akrabaya dağıtıyorlar. Hani bir meczup vardı ya, Ata’mıza hakaret eden; Sülale boyu devletin kurumlarında, sülale boyu. Bu nedir ya? Bu nedir? Biz, milletin evlatlarıyla yönettik, milletin evlatlarıyla bu şehri yönetmeye devam edeceğiz.”
“HAKKINI ARAYANLARI YA GÖZALTINA ALIYORLAR YA YUMRUK ATIYORLAR”
“Deprem mağdurları için konut kurası çekildi geçenlerde. Yahu ne tesadüf, kurada milletvekiline çıkıyor. Allah'ım ya Rabb'im ya. O kuraya milletvekilini sokmayacaksın bile. ‘İlk Evim, İlk Arsam’ kampanyasının kurası çekiliyor. Arsa bunların milletvekiline çıkıyor. Bak sen. Üstelik kampanyaya katılma şartı nasıl? Asgari ücrete sahip olacaksın ki, katılabilesin. Adamın milletvekili maaşı var ve yine arsa onlara çıkıyor. İşte onların düzeni, bu şekilde. Biz İstanbul'da o düzeni yerle bir ettiğimiz için dayanamıyorlar. Onun için çark diyorlar. Hakkını arayan vatandaşa ise ne yaptı? ‘Hakkını arayan, gelsin yüzüme haykırsın’ dedi. Hakkını arayanları ya gözaltına alıyorlar ya yumruk atıyorlar. Öyle değil mi? Televizyonda izlediniz. Yumruğu atan da kim? TOKİ Başkanı. Allah, akıl versin sana. Atatürk'ün bize emaneti, Cumhuriyet o kadar değerli ki. Niye biliyor musunuz? Bizleri eşitledi. Hepimizi eşitledi. Şimdi ben İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’yım ya; yok hiçbirinizden farkım. Ben her birinizle eşitim. Hatta ben, size hizmet etmek için yola çıkmış ve sizin oyunuzu almışsam, benim boynum hafif bükük olacak önünüzde. Çünkü, Cumhuriyetin yöneticisi haddini bilecek, haddini. Had bildiren yöneticilerin devri bitti. Atatürk'ten Allah razı olsun. O devri bitirdi. O biteli 100 seneyi aştı. Onun için egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir.”
“BU KONULAR KONUŞULMASIN DİYE, HER TÜRLÜ İFTİRAYI, KUMPASI ÜRETİYORLAR”
“Bunlara oy verenler vatansever, oy vermeyenler vatan haini. Hadi oradan işinize. Hadi oradan. Onun için, bütün bu konular konuşulmasın diye, bizler hakkında her türlü iftirayı, kumpası üretiyorlar. Ama o da yetmez. Millet zaten yiyemez. Onlar vatanseverliğimizi, inancımızı sorgularlar. Milyonlarca vatandaşımızı, milyonlarca insanımızı ‘vatan haini’ ilan ederler, yaftalarlar. İktidar sözcüleri, muhalif sesleri ‘terörist’ ilan eder, ‘hain’ gibi ifadelerle itham etmekten çekinmezler. Farklı siyasi partilere gönül veren vatandaşlarımızın arasına nifak sokmaya çalışırlar. Hatırlayın; bu tahrikler, bu ayrıştırma, bu düşmanlaştırma çabaları sonucunda, daha geçen seçimlerde Ordu'da, Gülyalı'da gencecik bir delikanlımızı kaybetmedik mi? Daha geçen yıl, mayıs seçimleri arifesinde. Tabii hemen unutuyoruz sevgili dostlar. Ateş düşen yer, o ev, o hali onu unutabilir mi? Onun için bunlara, bu kötülüğü yapmalarına hep birlikte fırsat vermeyeceğiz. Hep birlikte vermeyeceğiz. Bunlar o kadar iftira atıyorlar, seçim bittikten sonra ne diyorlar? ‘Söylediğimiz şey hukuki değil, ama siyasiydi!’ Birinin evladı ölmüş, hiç oralı bile olmazlar. Seçim kazanmak için onlarda tek kural var: Seçim kazanana kadar her yol mubah. Bu anlayışa hep birlikte son vereceğiz. 31 Mart'ta, bu anlayışı tarihe gömeceğiz.”
“BEN NİYE BU KADAR CESUR KONUŞUYORUM?”
“Ben niye bu kadar cesur konuşuyorum? Arkamda millet var, millet. Onlar, onlar niye suskun suskun, ‘pıt pıt’ konuşuyorlar. Onların arkasında bir kişi var. Onlar cümlenin iznini bile oradan alıyorlar. Biz, sizi temsil ediyoruz. En zor şartlarda dahi, millet sevgisiyle mücadeleye de devam edeceğiz. Mücadelemizin sahası bu kadar derin ve önemlidir. Sadece İstanbul için değil, Türkiye için de çok değerli ve önemlidir. Büyük mücadele veriyoruz sevgili hemşehrilerim. Sarıyer için veriyoruz, İstanbul için veriyoruz. Buradaki kazanımlarımız, Cumhuriyet ve demokrasi kazanımlarıdır; unutmayın. Onun için bu mücadelemiz, partiler ötesi bir mücadeledir. Onun için büyük bir ittifakla seçime gidiyoruz. Seçimin son gününe kadar bu ittifakı büyüteceğiz. Öyle bir büyüteceğiz ki, şaşıracaklar. Bu milletin o vicdanına, o adalet duygusuna şaşıracaklar. Ben size söyleyeyim. Vallahi billahi, ben oyunu almasam da 16 milyon insanın gönlünü kazandığıma inanıyorum. Hiç kimsenin evladını ayırmadık. Hiçbir anneyi birbirinden ayırmadık. Hiçbir öğrenciyi birbirinden ayırmadık. Allah şahit. Kullar da şahit. O bakımdan sevgili Sarıyerliler, önümüzdeki mesele, işte bu kadar büyüktür. Bu seçim, İstanbul'a sahip çıkma seçimidir. İstanbul'un kendini yağmaya karşı müdafaa etmesinin seçimidir.”
“EĞER İSTANBUL KAYBEDİLİRSE, EĞER SARIYER KAYBEDİLİRSE…”
“Riski görmemiz gerekiyor. Eğer İstanbul kaybedilirse, eğer Sarıyer kaybedilirse, bu sadece bizim değil, tüm Türkiye'nin direncinin, bağışıklık sisteminin zayıflaması anlamına gelir. Bu işler, bu yol, kişisel duygulardan ve taleplerden beslenmez. Beslenemez, beslenmemeli. Bunu kabul etmiyorum. Bu yol, kişisellikten uzaktır; uzak olmalıdır. Çünkü ulaşılması gereken menzil, bir kişinin değil, 16 milyonun, hatta Türkiye'nin, 86 milyonun ortak menzilidir. Öyle değil mi? Bu yolun en büyük taşıyıcısı neresi? İstanbul'dur. Öyle değil mi? İstanbul kadar da Sarıyer'dir. Öyle değil mi sevgili hemşehrilerim? Şimdi burada ben sizinle dertleşeceğim. Benim sesimi herkes duysun. Şükrü Genç Başkanım, benim ağabeyimdir. Allah'ın izniyle de hep öyle kalacaktır, onu söyleyeyim. Benim ağabeyimdir. Bakın; 2009’da, 2014’te, 2019’da benim partim, CHP, Şükrü ağabeyi aday yaptığında, o zaman da kırılan, gücenen olmuştur. Doğru mu? Kendine hak görerek, yapılmadığı için kızan da olmuştur, öfkelenen de olmuştur. Öyle değil mi? Haksızlığa uğradığını düşünmüştür. Öyle değil mi? Elbet. Bu çok doğal süreçtir. Bugün de kırılanlar olduğu gibi. Ama bunun çözümü, duygusal eylemlere girmek değildir.”
“BİZ BU YOLA, KENDİ İÇİMİZDE GÖNÜLLER KIRILSIN DİYE DEĞİL, YENİ GÖNÜLLER FETHETMEK İÇİN ÇIKTIK”
“Hele hele şimdi, hele hele şu anda, biz bu yola, kendi içimizde gönüller kırılsın diye değil, biz bu yola yeni gönüller fethetmek için çıktık. Bu yolda geride bırakılacak tek bir yurttaş, tek bir oy dahi yoktur. Bölünmek ve ayrışmak, sadece bir kişinin işine gelir. Biliyorsunuz değil mi o bir kişiyi? Onun için buradan size, sizin nezdinizdeki bütün Sarıyerli hemşehrilerime sesleniyorum: Oyunuzu bölmeyin. Anlaştık mı? İstanbul'un büyük ittifakında birlikte olacağız. Öyle değil mi? Partiler ötesi bu büyük ittifakın, bir parçası olacağız. Öyle değil mi? O zaman Sarıyer'de, Cumhuriyet Halk Partisi adayımız Oktay Aksu'yu destekleyeceğiz. Allah'ın izniyle, geçtiğimiz 5 yıl Sarıyer'e çok güzel işler başardık, bu 5 yıl onu da ikiye katlayacağız birlikte. Hep birlikte kenetlenelim. Tamam mı? Sarıyer, kenetlenmeye hazır mı? Hep birlikte gelin İstanbul'da, Sarıyer'de, yağmaya, ayrıştırmaya, düşmanlaştırmaya karşı bir birlik ve demokrasi hattı kuralım. Bunu kuracağız. Bakın; bu demokrasi birliğine, beraberliğine asla bir gedik açmayacağız. Müsaade etmeyeceğiz. Bana söz veriyor musunuz? İnşallah bütün mahallelerdeki tapu sorunlarını çözerek, diğer sorunları da hallederek, önümüzdeki dönem kentsel dönüşüm noktasında Oktay Başkan'la, Sarıyer'den başlayarak bütün İstanbul'da devrim yapacağız.”
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.