Kalp cerrahı, meslek hayatının en zor görevini gönüllü gittiği deprem bölgesinde yaptı
ANKARA (AA) - Kahramanmaraş merkezli depremin ardından gönüllü gittiği Antakya'da enkazdan çıkarılan 3 kişiye tıbbi müdahalede bulunan Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Serkan Durdu, "Enkazın üstünde yürüyemediğimiz, ayakta dahi duramadığımız koşullarda, küçücük bir insanın çıkabileceği kadar küçük bir yerden yaralı afetzedeyi alarak, o koşullarda müdahale etmek durumunda hiç kalmamıştık. Profesyonel hayatımızda çok ağır ameliyatlar yapıyoruz ama bu çok çok farklı." dedi.
Kahramanmaraş merkezli depremler sonrasında Antakya'da gönüllü hekim olarak görev yaptığı günleri, AA muhabirine anlatan Prof. Dr. Durdu, hekimlik hayatı boyunca karşılaştığı en zor günlerin deprem bölgesinde olduğunu vurguladı.
İnsani ve mesleki anlamda tarifsiz bir trajedi yaşandığını dile getiren Durdu, ekranlardaki görüntülerin ötesinde bir yıkımla karşı karşıya kalındığını, bu ağır tabloyu anlatmanın mümkün olmadığını ifade etti.
Depremin ardından Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği üyesi hekimler olarak ciddi bir organizasyon yaptıklarını, nasıl katkı sağlayabileceklerine yönelik acil toplantı düzenlediklerini anlatan Durdu, "Acil ihtiyaç olacak cerrahi malzemeleri, temel gıdaları topladık ve iki kalp ve damar cerrahı ve iki ameliyathane hemşiresi yola çıktık. Hatay merkezde, bizden önce bölgeye ulaşan arkadaşlarımızın Kışla Saray Mahallesi'nde sahra hastanesi kurma çalışmaları başlamıştı. Buradaki bir parkta sağlık çadırları kuruldu. Sahra hastanesinde dernek üyesi gönüllü hekimler yer aldı." diye konuştu.
Depremin üçüncü günü 02.00-03.00 saatlerinde şehre ulaştıklarını bildiren Durdu, "Şehre girmeye başladığınız andan itibaren yıkımın şiddetini görüyorduk, yollar binalar iç içeydi. Şehri bilmeme karşın, bu büyük yıkım sonrası gideceğimiz yere ulaşmak için yönümüzü bulmak bile yaklaşık 2-3 saatimizi aldı." dedi.
Antakya'da diğer hekimlerle arama kurtarma çalışmalarına eşlik etmeye başladıklarını belirten Durdu, enkazdan canlı çıkartılanlara ilk müdahaleyi yaptıklarını, damar yolunu açtıklarını, ardından sahra hastanesinde tedaviye aldıklarını anlattı.
Genel sağlık durumu stabil hale gelen yaralıları, ileri tıbbi tedaviye ihtiyaç duyulması halinde askeri kuvvetler ve AFAD ile haberleşerek, Adana ve Mersin'deki hastanelere sevk ettiklerini bildiren Durdu, enkazdaki canlı bir kişiye ulaştıklarında duydukları mutluluk ne kadar büyükse, ölü çıkardıklarındaki acının da o kadar derin olduğunu söyledi.
"Profesyonel hayatımızda çok ağır ameliyatlar yapıyoruz ama bu çok çok farklı"Durdu, "Bu öyle bir kayıp ki, kültürüyle, orada yaşayan insanıyla beraber şehir ciddi hasar görmüş, adeta yok olmuştu." dedi.
Durdu, kalp ve damar cerrahı olarak eğitimlerde ve uygulamalarda en iyi koşullarda ve yüksek teknolojinin bulunduğu yerlerde operasyonlarını yaptıklarını ifade ederek, "Enkazın üstünde yürüyemediğimiz, ayakta dahi duramadığımız koşullarda, küçücük bir insanın çıkabileceği kadar küçük bir yerden yaralı afetzedeyi alarak, o koşullarda müdahale etmek durumunda hiç kalmamıştık. Profesyonel hayatımızda çok ağır ameliyatlar yapıyoruz ama bu çok çok farklı." diye konuştu.
Bir yerde canlı olduğu duyumu alındığında ona ulaşma sürecinin çok zaman aldığını, ekiplerin en az 6-8 saat uğraştığını aktaran Durdu, "Bir can için kalabalık bir ekip saatlerce cansiperane uğraşıyordu. O kadar fazla enkaz var ki, tek hissettiğiniz duygu çaresizlik oluyor. İğne ile kuyu kazmak gibi bir şey. Öyle geniş alana yayılmış bir depremdi ki insan gücüyle, mevcut yeteneklerimizle ancak bu kadarını yapabildik." sözleriyle yaşadıklarını anlatırken gözyaşlarını tutamadı.
"140. saatlerde arka arkaya 3 kişi canlı olarak çıkartıldı"Prof. Dr. Serkan Durdu, bu süre boyunca mucize kurtuluşlara da tanık olmanın mutluluğunu yaşadığını ifade ederek, "Depremin ardından 80. saatten 140. saate kadar, enkazdan canlı çıkarılan depremzedelerimizin olduğu çalışmalara katıldım. Tüm ekip yaklaşık 80 depremzedenin enkaz altından çıkarılışında yer aldı." dedi.
Depremin üstünden saatler geçtikçe bir yandan hekim olarak çıkarılacak kişilerin sağlıklarından endişe etmeye başladıklarını diğer yandan ise umut etmekten asla vazgeçmediklerini dile getiren Durdu, Hong Konglu arama kurtarma ekibinin bir çocuk sesi duyduğunun öğrenilmesinin ardından kendilerinin de buraya yönlendirildiklerini ifade etti.
Durdu, sonrasını şöyle anlattı:
"Hong Konglu ekibe katıldık. Dağ gibi enkazı aşarak ilerlerken, bir kişinin elleriyle 'Gelin' diye işaret ettiğini fark ettik. Gittiğimizde, bölgedeki bir köyden gelen kişilerin elleriyle enkazı kazmaya çalıştıklarını gördük ve orada canlı olduğunu doğruladık. Hemen merkezle haberleştik. Enkazın başına geldikten yaklaşık 15-20 dakika sonra depremin 140. saatlerinde arka arkaya 3 kişi canlı çıkartıldı. İlk müdahalelerini yaptık, enkazın üzerinden taşıyarak ambulansa ulaştırdık."
Çıkarılan iki erkek ve bir kadının aynı aileden olduğunu bildiren Durdu, yanlarında bulunan dördüncü kişinin ise yaşamını yitirmiş olduğunu söyledi.
Enkazdan çıkarılanların genel sağlık durumlarının iyi olduğunu aktaran Durdu, "Serum verdik, iyi toparladılar. 'Üşüyor muydunuz?' diye sorduğumuzda, 'Yok, soğuk değildi' dediler. Çok üşümediklerinden hipotermik değillerdi ama aç ve susuzlardı." diye konuştu.
Durdu, yaralı depremzedelerin kurtarıldıklarında söyledikleri ilk şeyin, "Bizi nereye götüreceksiniz? Ne olur aynı yere götürün, ayrı ayrı yerlere götürmeyin." olduğunu bildirdi.
Böylesi bir mutluluğun yerinin doldurulamayacağını söyleyen Durdu, "En zor ameliyatta dahi bir kişiden kolay kolay vazgeçilmez, sonuna kadar yaşaması için savaşımız devam eder. Burada da bir kez daha gördük ki kurtarmak için mücadelenin sonu yok." dedi.
En duygusal anlardan birini de enkazdan bir köpeği sağ çıkarttıklarında yaşadıklarını ifade eden Durdu, serum verdikleri köpeğin de sağlık durumunun iyi olduğunu anlattı.
Antakya'da 3 gün görev yaptıktan sonra diğer hekim arkadaşlarına görevi devrederek Ankara'ya dönen Durdu, şimdi başkentte tedavi olan depremzedelerin yaralarını sarmaya çalışıyor.
Muhabir: Yeşim Sert Karaaslan