Berkin Elvana iftira atan Gökçek'e Sezgin Tanrıkulu'ndan cevap
CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, "15 yaşında 15 kilo bir vaziyette defnettiğimiz ve mahkeme kayıtlarıyla cebinde hiçbir şey olmayan bir çocuğa bu kürsüden iftira olmasını ben bir vicdansızlık olarak kabul ediyorum. Daha da kötüsü, AKP sıralarından bunun alkışlanmış olmasını büyük bir vicdansızlık olarak gördüğümü, bir kötü hâl olarak gördüğümü buradan bir yurttaş olarak ifade ediyorum" dedi.
DEM Parti'nin Gezi davasındaki adaletsizliklerin araştırılması için verdiği grup önergesi sırasında Antalya Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç ve AKP Ankara Milletvekili Osman Gökçek arasında tartışma çıktı.
Gökçek'in "Berkin Elvan’ın cebine patlayıcı maddeleri koyup o çocukları sokaklara salanlar teröristin en önde gidenleridir, bunu çok iyi bilin. Recep Tayyip Erdoğan milletin oyuyla gelmiştir, milletin oyuyla oraya gelmiş olan kişilere darbe yapmaya kalktınız" ifadeleri üzerine CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu söz aldı.
'BİRAZ ÖNCE BURADA BERKİN ELVAN’A BİR İFTİRA ATILDI'
Berkin Elvan Davasını baştan sona izlediğini dile getiren Tanrukulu şu ifadeleri kullandı:
"Parlamentoda tam da aklıselim bir biçimde bu olayların sosyolojik, siyasi, hukuki yanlarını değerlendirip doğru sonuçlar çıkaracağımıza maalesef trol aklıyla ve trol söylemleriyle burada karşı karşıya kalıyoruz. Bu parlamento için rahatsız edici. Biraz önce burada Berkin Elvan’a bir iftira atıldı. Ben o davayı baştan sona izledim. 15 yaşında 15 kilo bir vaziyette defnettiğimiz ve mahkeme kayıtlarıyla cebinde hiçbir şey olmayan bir çocuğa bu kürsüden iftira olmasını ben bir vicdansızlık olarak kabul ediyorum. Daha da kötüsü, AKP sıralarından bunun alkışlanmış olmasını büyük bir vicdansızlık olarak gördüğümü, bir kötü hâl olarak gördüğümü buradan bir yurttaş olarak ifade ediyorum."
Tanrıkulu'nun konuşmasının satırbaşları şöyle:
“Diyarbakır Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanvekili Sezgin Tanrıkulu ‘Gezi’ üzerinde konuştu: Biraz önce burada Berkin Elvan'a bir iftira atıldı. Ben o davayı baştan sona izledim. 15 yaşında 15 kilo bir vaziyette defnettiğimiz ve mahkeme kayıtlarıyla cebinde hiçbir şey olmayan bir çocuğa bu kürsüden iftira olmasını ben bir vicdansızlık olarak kabul ediyorum.”
Değerli Arkadaşlar, Sayın Başkan,
Ben de hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Değerli Arkadaşlar,
Ben de “Gezi”deydim, en başından en sonuna kadar “Gezi”deydim, halen de “Gezi” nedeniyle zarar gören, cezaevinde olan, gözünü kaybeden, mağdur olmuş, çocuklarını yitirmiş bütün ailelerin yanındayım, yanında olmaya devam edeceğim.
Şimdi, on bir yıl geçmiş, Türkiye'nin yakın tarihinde bir dönüm noktası olan, başka siyasal gelişmelere neden olan bu olayların üzerinden tam on bir yıl geçmiş. Burada, Parlamentoda tam da aklıselim bir biçimde bu olayların sosyolojik, siyasi, hukuki yanlarını değerlendirip doğru sonuçlar çıkaracağımıza maalesef trol aklıyla ve trol söylemleriyle burada karşı karşıya kalıyoruz. Bu, son derece rahatsız edici gerçekten, bu Parlamento için rahatsız edici.
Değerli Arkadaşlar,
“Gezi”ye gitmeden önce bir bakalım. 2011'de Suriye savaşı oldu, Suriye savaşına Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı müdahil oldu. Hemen ardından MİT Müsteşarıyla ilgili olarak bir siyasal gelişme yaşandı, ifadeye çağrıldı. Aynı zaman diliminin sonunda çözüm süreciyle ilgili olarak gelişmelerin yaşandığı basına yansıdı ve sonrasında 2013 yılının Mayıs Ayında tamamen çevre duyarlılığı, ifade özgürlüğü, toplanma özgürlüğüyle ilgili olan bir mesele sonuçta Adalet ve Kalkınma Partisinin otoriter eğilimleri nedeniyle bütün Türkiye'ye yayılan bir itiraza dönüştü.
Bakın, bu iktidar döneminde yani sizin iktidarınız döneminde Bingöl ve Bayburt hariç 79 ilde, emniyet kayıtlarına göre 3,5 milyon insan sokağa çıktı; kendi haklarına sahip çıkmak için sokağa çıktı, 79 ilde. Bunun neden böyle olduğunu hiç araştırmayacak mıyız? Ne oldu, niye sokağa çıktılar? Neden Bayburt'ta ve Bingöl'de çıkmadılar da 79 ilde çıktılar? Neden binlerce insan yaralandı? Neden 8 yurttaşımız, 2 polis memuru yaşamını yitirdi, 39 yurttaşımız gözünden oldu? Burada da ifade edeyim, kayıtlara geçsin: Sağ gözümün önemli oranda görme yetisini “Gezi”de yitirdim. 1 metreden, sadece 1 metreden gözümün içine gaz sıkıldı ve hastanede tüm bu kayıtlar var. Böyle olaylar yani milletvekillerimizin kendisi yaralandı. Meclis Başkan Vekili Sırrı Süreya Önder'le beraber Taksim İlk Yardımda tedavi gördük. Bütün bunlar oldu, sizleri hiç ilgilendirmiyor mu değerli arkadaşlar gerçekten? Ve bundan sonra, bakın, bu gezi Gezi olaylarından ve itirazından sonra Türkiye başka bir yöne girdi, başka bir yola evrildi ve çözüm süreci sonlandı, darbe girişimi oldu ve Türkiye'nin Anayasası değişti. Siz bu “Gezi”de yapılan bu itirazları başka türlü değerlendirebilirdiniz. Önünde iki yol vardı Türkiye'nin, ya demokratikleşeceğiz gerçekten, yurttaşlarımızın bu itirazını dikkate alacağız ya da daha otoriter bir yola gideceğiz. Tam da o tuzağa düştünüz, daha otoriter bir yola gittiniz ve Türkiye'ye bunun maliyeti çok ağır oldu.
Ben bu kürsüyü çok fazla kullanamıyorum, bu olay nedeniyle cezaevinde olan bütün dostlarıma; Can Atalay'a, Tayfun Kahraman'a, Çiğdem Mater'e, Mine Özerden'e ve Osman Kavala'ya buradan selam ve sevgilerimi yolluyorum. Yaşamını yitiren bütün yurttaşlarımıza buradan başsağlığı diliyorum.
Biraz önce burada Berkin Elvan'a bir iftira atıldı. Ben o davayı baştan sona izledim. 15 yaşında 15 kilo bir vaziyette defnettiğimiz ve mahkeme kayıtlarıyla cebinde hiçbir şey olmayan bir çocuğa bu kürsüden iftira olmasını ben bir vicdansızlık olarak kabul ediyorum.
Daha da kötüsü, Adalet ve Kalkınma Partisi sıralarından bunun alkışlanmış olmasını büyük bir vicdansızlık olarak gördüğümü, bir kötü hal olarak gördüğümü buradan bir yurttaş olarak ifade ediyorum.”