Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam

Kılıcdaroğlu;Sorun ekonomik değil, psikolojik demesi, tıbbın konusudur

Gündem 08.09.2023 - 13:25, Güncelleme: 08.09.2023 - 13:25
 

Kılıcdaroğlu;Sorun ekonomik değil, psikolojik demesi, tıbbın konusudur

Sorun ekonomik değil, psikolojik demesi, tıbbın konusudur
Önümüzdeki üç yılı (2024-2026) kapsayan Orta Vadeli Program (OVP) nihayet açıklandı. Ama yine, “dağ fare doğurdu.” Bir ekonomik programın başarısı programın “teknik kalitesine”, “uygulayıcıların liyakatine” ve “siyasi sahiplenmeye” bağlıdır. Son ikisinden başlarsak; uygulayıcıların hali ortada… Cumhuriyetimizin 100. Yıldönümü 2023 için, 2011’de sözler verdiler. Türkiye ilk 10 ekonomi arasına girecek. Milli Gelir 2 trilyon $; fert başına gelir 25 bin $, ihracat 500 milyar $ olacak. İşsizlik % 5’e düşecekti. Bunları devletin 10. Kalkınma Planına resmi hedef olarak da yazdılar. Şimdi getirdikleri OVP ile 2026’ya kadar, bu hedeflerin yanına bile yaklaşamıyorlar. Ama 2023 hedeflerinin neden ıskalandığına dair OVP ’de tek bir izahat yapmıyorlar; milletten özür dilemiyorlar. Çünkü ortada 2023 hedeflerini sahiplenen samimi bir siyasi irade hiç olmadı. Aynı siyasi iradenin şimdi getirdiği OVP’ye göre Türkiye; ilk 10 ekonominin uzağında kalmaya, buna karşın dünya enflasyon şampiyonlar liginde oynamaya devam edecek. OVP ’nin teknik tarafına gelirsek, burada da izaha muhtaç ciddi sıkıntılar var. Saray Hükümeti önümüzdeki üç yılda “Türkiye’nin potansiyel büyümesinden çok da taviz vermeden, enflasyonu üç yılda yüzde 65’lerden yüzde 8,5’e indireceğim” sözünü veriyor. Peki, bunu nasıl yapacak? OVP ’deki bu büyüme ve enflasyon hedeflerinin beraberce sağlanması, iç talebin ciddi şekilde baskılanması ve dış talepten büyümeye ciddi bir katkı gelmesiyle ancak mümkün. 2024’de yurtiçi talepten büyümeye gelen katkının, 2023’e göre, yarı yarıya düşeceği anlaşılıyor. Perşembenin gelişi, Çarşambadan bellidir. Yerel seçimlerden sonra, daha yüksek faiz ve vergi yükü yolda. Diğer taraftan OVP’ye göre gelecek üç yılda net ihracatın büyümeye katkısı son derece sınırlı. Yani önümüzdeki üç yılda da büyüme iç talep ağırlıklı olacak. Peki, bu büyüme kompozisyonuyla, enflasyon tek haneye nasıl düşecek? OVP’nin dolar kuru tahminleriyle de enflasyon hedefleri uyumlu değil. OVP’ye göre 2024’de Amerikan Doları, TL’ye karşı yüzde 54 değer kazanacak. Yani TL pul olmaya devam edecek. TL’nin değeri pul olurken, enflasyon yüzde 65’lerden, yüzde 33’e nasıl düşecek Saray hükümeti yine selden kütük kaçıracak. Ekonomide işlediği tüm günahların vebalini milletin sırtına yıkacak. 2024’de hedeflenen enflasyon % 33, ama diğer tarafta hedefledikleri vergi tahsilatındaki artış % 73. OVP ’ye göre vatandaşın vergi yükü olağanüstü artacak. üm uyarılarımıza rağmen, OVP ’de Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulamasından çıkış için ciddi bir strateji de ortaya konmamış. KKM’nin bugüne kadar bütçe ve TCMB’ye yükü 900 milyar lirayı aştı. 2024’de devletin bütçeden yapacağı yatırım harcamalarının 788 milyar lira olduğu düşünüldüğünde, KKM’nin sebep olduğu yük ve tahribat daha iyi anlaşılabilir.“KKM olmasaydı bütçenin faiz yükü ne olurdu?” diyenler, bir zahmet OVP ’de faiz giderlerindeki patlamaya da bir baksın. 2023’de % 108 artan bütçenin faiz ödemeleri, 2024’de % 94 artacak. Tüm bu yıkıma sebep olanların şimdi çıkıp “sorun ekonomik değil, psikolojik” demesi ise siyasetin değil, olsa olsa tıbbın konusudur.Ne de olsa olmadığı halde kendini “ekonomist” zannedip, bir de “faiz sebep, enflasyon netice” diyerek, durduk yere ülkeyi perişan etmenin başka bir izahı olamaz.    
Sorun ekonomik değil, psikolojik demesi, tıbbın konusudur

Önümüzdeki üç yılı (2024-2026) kapsayan Orta Vadeli Program (OVP) nihayet açıklandı. Ama yine, “dağ fare doğurdu.” Bir ekonomik programın başarısı programın “teknik kalitesine”, “uygulayıcıların liyakatine” ve “siyasi sahiplenmeye” bağlıdır.

Son ikisinden başlarsak; uygulayıcıların hali ortada… Cumhuriyetimizin 100. Yıldönümü 2023 için, 2011’de sözler verdiler. Türkiye ilk 10 ekonomi arasına girecek. Milli Gelir 2 trilyon $; fert başına gelir 25 bin $, ihracat 500 milyar $ olacak. İşsizlik % 5’e düşecekti. Bunları devletin 10. Kalkınma Planına resmi hedef olarak da yazdılar. Şimdi getirdikleri OVP ile 2026’ya kadar, bu hedeflerin yanına bile yaklaşamıyorlar. Ama 2023 hedeflerinin neden ıskalandığına dair OVP ’de tek bir izahat yapmıyorlar; milletten özür dilemiyorlar.

Çünkü ortada 2023 hedeflerini sahiplenen samimi bir siyasi irade hiç olmadı. Aynı siyasi iradenin şimdi getirdiği OVP’ye göre Türkiye; ilk 10 ekonominin uzağında kalmaya, buna karşın dünya enflasyon şampiyonlar liginde oynamaya devam edecek.

OVP ’nin teknik tarafına gelirsek, burada da izaha muhtaç ciddi sıkıntılar var. Saray Hükümeti önümüzdeki üç yılda “Türkiye’nin potansiyel büyümesinden çok da taviz vermeden, enflasyonu üç yılda yüzde 65’lerden yüzde 8,5’e indireceğim” sözünü veriyor. Peki, bunu nasıl yapacak? OVP ’deki bu büyüme ve enflasyon hedeflerinin beraberce sağlanması, iç talebin ciddi şekilde baskılanması ve dış talepten büyümeye ciddi bir katkı gelmesiyle ancak mümkün. 2024’de yurtiçi talepten büyümeye gelen katkının, 2023’e göre, yarı yarıya düşeceği anlaşılıyor.

Perşembenin gelişi, Çarşambadan bellidir. Yerel seçimlerden sonra, daha yüksek faiz ve vergi yükü yolda. Diğer taraftan OVP’ye göre gelecek üç yılda net ihracatın büyümeye katkısı son derece sınırlı. Yani önümüzdeki üç yılda da büyüme iç talep ağırlıklı olacak. Peki, bu büyüme kompozisyonuyla, enflasyon tek haneye nasıl düşecek? OVP’nin dolar kuru tahminleriyle de enflasyon hedefleri uyumlu değil. OVP’ye göre 2024’de Amerikan Doları, TL’ye karşı yüzde 54 değer kazanacak. Yani TL pul olmaya devam edecek. TL’nin değeri pul olurken, enflasyon yüzde 65’lerden, yüzde 33’e nasıl düşecek

Saray hükümeti yine selden kütük kaçıracak. Ekonomide işlediği tüm günahların vebalini milletin sırtına yıkacak. 2024’de hedeflenen enflasyon % 33, ama diğer tarafta hedefledikleri vergi tahsilatındaki artış % 73. OVP ’ye göre vatandaşın vergi yükü olağanüstü artacak. üm uyarılarımıza rağmen, OVP ’de Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulamasından çıkış için ciddi bir strateji de ortaya konmamış. KKM’nin bugüne kadar bütçe ve TCMB’ye yükü 900 milyar lirayı aştı. 2024’de devletin bütçeden yapacağı yatırım harcamalarının 788 milyar lira olduğu düşünüldüğünde, KKM’nin sebep olduğu yük ve tahribat daha iyi anlaşılabilir.“KKM olmasaydı bütçenin faiz yükü ne olurdu?” diyenler, bir zahmet OVP ’de faiz giderlerindeki patlamaya da bir baksın. 2023’de % 108 artan bütçenin faiz ödemeleri, 2024’de % 94 artacak.

Tüm bu yıkıma sebep olanların şimdi çıkıp “sorun ekonomik değil, psikolojik” demesi ise siyasetin değil, olsa olsa tıbbın konusudur.Ne de olsa olmadığı halde kendini “ekonomist” zannedip, bir de “faiz sebep, enflasyon netice” diyerek, durduk yere ülkeyi perişan etmenin başka bir izahı olamaz.

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve medyakorkusuz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.