TİP Parti Meclisi 14 Ocak Toplantısı Sonuç Bildirgesini Açıkladı

Türkiye İşçi Partisi Parti Meclisi (PM) geçen hafta sonu toplandı. PM toplantısında güncel politik gelişmelerin ve yaklaşmakta olan seçimlerin yanı sıra partimizin siyasi hedefleri ve örgütsel durumu ele alındı.

1- AKP-MHP iktidarının, koltuğu korumak amacıyla yaptığı bir dizi hamlenin ciddi bir toplumsal karşılık yaratamadığı görülüyor. Halkın vergileriyle oluşturulan bütçenin seçim başarısı hedefiyle kullanılması ve büyük oranda kaynağı belirsiz dış finansman kaynaklı çabalar, emekçilerin gerçek sorunlarını çözmüyor. Aksine yoksullaşma, kamu ekonomisinin yağmalanması ve sömürü ivmelenerek artıyor. HDP’nin hesaplarının bloke edilmesi, bu partiye dönük kapatma davasında gelinen aşama, Demokratik Bölgeler Partisi’ne (DBP) dönük operasyonlar, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na siyaset yasağı girişimi ve pek çok belediyeye olduğu gibi İBB’ye de kayyum atanması iddiaları, özgürlükleri ve laikliği hedef alan, kadın haklarına saldırı niteliği taşıyan ve LGBTİ+’lara yönelik ayrımcılığı derinleştirmeyi amaçlayan anayasa değişikliği teklifi gibi pek çok faşizan adım da halkı korkutmuyor, aksine iktidardan kurtulma isteğini ve azmini artırıyor.

2- İktidar partilerinin, bu yıl yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerine de bu çok yönlü hamlelerle birlikte gidileceği anlaşılıyor. Bu girişimlerin bir sonuç vermediğini, AKP ve MHP iktidarının artık halk nezdinde bir azınlık iktidarı olduğunu görüyoruz. Bu durumun değişmemesi ve ülkenin bir daha böyle halk düşmanlarına teslim edilmemesi için var gücümüzle çalışacağız.

3- İktidarın seçimlerle ilgili atabileceği en hukuksuz adım ise TBMM kararı bulunmaksızın Tayyip Erdoğan’ın bir kez daha aday olmaya kalkması olacaktır. TBMM’nin erken seçim kararı alması hali dışında bir kişinin ancak iki kez cumhurbaşkanlığına aday olabileceği, Anayasa’da açık bir hükümdür. Öte yandan, kanunlarda seçim takvimleri kesin olarak belirlenmiştir. Hiçbir güç kanunlara dayanmadan seçim takvimini güncelleyemez. Dahası, Seçim Kanunu’ndaki değişikliklerin ancak bir yıl sonra yapılacak bir seçimde geçerli olabileceği, seçimlerin ise oy verme işlem ve gününden ibaret olmadığı, o günden 60 gün öncesinden itibaren başladığı da yine Seçim Kanunu maddeleri ve Anayasa ile sabittir.

Tüm bunlardan çıkan sonuç 18 Nisan tarihi öncesinde TBMM tarafından erken seçim kararı alınmadığı takdirde Tayyip Erdoğan tekrar aday olamaz.

TİP, Türkiye’nin “orman kanunlarına” terk edilmemesi, Anayasa ve Seçim Kanunu maddeleri uyarınca seçime gidilmesi için var gücüyle mücadele edecektir. Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK), bu açık hükümleri yok sayan her tür kararı hukuksuz olacaktır. Tüm muhalif partileri olası bir hukuk dışılığa açık şekilde karşı durmaya davet ediyoruz.

4- Seçimlere ilişkin yine bir diğer garabet, pek çok konunun belirsizliğidir. Türkiye toplumu, hangi tarihte seçime gidileceğini, olası Cumhurbaşkanı adaylarına siyaset yasağı koyulup koyulmayacağını, hangi partilerin seçime girebileceğini bilmemektedir. Bu belirsizlikler bir an önce ortadan kaldırılmalı, halkın meşru ve seçilmiş temsilcileri üzerindeki siyasi yasaklama girişimleri geri çekilmeli, HDP’ye dönük parti kapatma davası gündemden düşürülmeli, cezaevlerindeki siyasi tutsaklar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları uyarınca serbest bırakılmalıdır.

5- Belirsizlik ortamı, tüm partileri olduğu gibi Türkiye İşçi Partisi’nin seçim kararlarını da etkilemektedir. TİP, müttefikleriyle birlikte kurucu ve parçası olmaktan gurur duyduğu Emek ve Özgürlük İttifakı’nın aynı zamanda bir seçim ittifakı haline de gelmesi için çaba sarf etmektedir. İstanbul Mitingi’nde de görüldüğü gibi milyonların ülkeye dair umudu olmayı başarmış bir ittifakın kendisini seçimlerde de bir alternatif haline getirmesi önem taşımaktadır.

TİP olarak, HDP’nin kapanma ihtimali çerçevesinde müttefikimizle her türlü dayanışmayı sergileyeceğimizi bir kez daha duyururuz. İktidar, ittifak halinde olduğumuz bir partinin ve onun milyonlarca seçmeninin seçimlerde sözünü söyleme hakkını engellemeye çalışsa da biz görevimizi ve gerekeni dayanışmayla yaparız.

Öte yandan, TİP, son dört yıldır olduğu gibi ittifak görüşmelerinde de ilk günden itibaren hem müttefiklerine hem de kamuoyuna kendi adı, amblemi ve adaylarıyla seçime girme eğiliminde olduğunu bildirmiştir. Seçimlerde uygulanan ittifak politikasının birincil anlamı da birbirinden farklı politik program ve toplumsal tabana sahip partilerin belli ilkeler etrafında buluşabilmesi ve farklı muslukların aynı havuzu gür şekilde doldurmasını sağlamaktır. Bugün Türkiye’de hemen her partinin uyguladığı bu politika TİP’e özgü olmadığı gibi mevcut koşullarda sürpriz de sayılmamalıdır. Bu politikayla, uzun yıllardır iktidarların halkın siyasi katılımını engellemek için başvurduğu en önemli yöntem olan seçim barajı aşılabilir ve demokratik bir ortamda her parti kendi hak ettiği oyu alır, buna denk düşen oranda temsil edilir. TİP’in başkaca bir isteği ve talebi bulunmamış, bulunmamaktadır. Bu demokratik ortam oluştuğu takdirde müttefik partiler tek tek illerde birbirlerine zarar vermeyecekleri yol ve yöntemleri rahatça bulur, ittifakın en geniş toplumsal temsil ölçeğine ulaşması sağlanır.

Belirli çevrelerin ısrarla ve belli bir kasıtla TİP’in “kontenjan talebinde bulunduğu, pazarlık yaptığı” yönünde dile getirdiği sözler gerçeği yansıtmamaktadır. Müttefikler arasında belirli koşullarda mümkün olan en hakkaniyetli temsil dengesini sağlamak için bu tür görüşmeler yapılmasını gayrimeşru bulmamakla birlikte, TİP’in şimdiye kadar bu yönde tek bir görüşmesi ve talebi olmamıştır. Zira seçim yeterliliğini almak, kendi gücüyle seçimlere hazırlanmak, ittifaka yeni kanallar açıp sosyalist kulvarı genişletmek için canhıraş çabalayan TİP’in böyle bir talebi veya beklentisi olması akılla da bağdaşmaz. TİP’in derdi, kendi dar çıkarlarını gözetmek, kendini öne çıkarmak değil halkın beklentilerini karşılamak ve halk yararını gözetecek tutum almaktır. Partimiz, emeğin ve özgürlüğün sesinin tüm Türkiye’de en gür şekilde çıkması için çaba sarf etmektedir.

6- Tüm parti üyelerimizi, dostlarımızı ve müttefiklerimizi, geçen pazar günü (15 Ocak) Kartal’da düzenlenen mitingin başarısı nedeniyle kutluyoruz. Mitingimiz, kitleselliği, coşkusu ve kararlılığı ile tüm Türkiye’ye çok güçlü bir mesaj vermiştir. Partimiz de binlerce kişilik katılımıyla, öncesindeki çalışmaları ve emeğiyle mitinge katkısını göstermiştir.

7- Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin olarak, Emek ve Özgürlük İttifakı çerçevesinde görüşmelerimiz devam etmektedir. Partimiz, belirli ilkeler etrafında anlaşma sağlandığı sürece ortak adayın benimsenmesi şeklinde tanımlanan resmi ittifak politikasının arkasındadır. Öte yandan müttefikimiz HDP’nin, yine belirli koşulların oluşmaması ihtimalini dikkate alır şekilde, bir Cumhurbaşkanı adayı belirlenmesi yönündeki görüşü meşrudur.

TİP olarak bir kez daha AKP-MHP bloku karşısında yer alan tüm güçlere, Cumhurbaşkanlığı seçimindeki tavrın tüm demokratik kamuoyu ile diyalog halinde geliştirilmesi ve hızla sonuçlandırılması çağrımızı tekrarlıyoruz.

8- Parti Meclisi’miz, üye kazanma ve TİP Seçim Gönüllüleri’ni yurt çapında örgütleme çalışmalarını hızlandırma kararlılığındadır.

Partimizin son aylarda yeni üye ve gönüllü kazanma konusundaki ivmesi umut vericidir. Daha önce farklı siyasi görüşlere, partilere mensup veya hiç siyasetle ilgilenmemiş on binlerce yurttaşımız bugün TİP’le beraber yürümekte, Türkiye’nin Saray iktidarından kurtuluşu ve yeniden kuruluşu için verilen mücadeleye yoldaş olmak istemektedir. Henüz bize başvuruda bulunmamış yüz binlerin de gönlünün bizimle birlikte olduğunu görüyoruz.

Bu durum, Türkiye sosyalist hareketi açısından bir nicel ve nitel sıçrama anlamına gelmektedir. Bu tarihsel anın farkında olduğumuzun ve bunun hakkını vermek için elimizden geleni yapacağımızın bilinmesini dileriz.

Selam olsun dünyanın ve Türkiye’nin aydınlık geleceğine!