Cumartesi Anneleri: Biz bu ülkenin kara lekesiyiz
Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanmasını talep etmek için Galatasaray Meydanı’nda 1995 yılından beri oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri/İnsanları bu hafta da meydandaydı. Kayıp yakınları 996’ıncı hafta açıklamasında gözaltında kaybedilen Nurettin Yedigöl’ün akıbetini sordu.
'ELİNİZDEN GELENİ ARDINA KOYMAYIN'Nurettin Yedigöl’ün işkence gördüğü sırada tanık olan Ümit Efe, meydanda yaptığı konuşmada, "Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü sessiz karanlıklara sahip. Biz bugün Gayrettepe Emniyet'in kentsel dönüşümle yıkılacağını öğrendik. Kanıtları yok etmeye çalışabilirsiniz. Ama elinizden geleni ardından koymayın" ifadelerini kullandı.
'UYURKEN BİLE BİZİ HATIRLAYACAKLAR'Nurettin Yedigöl’ün kardeşi Muzaffer Yedigöl, "Biz bu ülkenin kara lekesiyiz" dedi. Yedigöl, sözlerine şöyle devam etti: "1998’e kadar babam mücadele etti. 98’den beri biz mücadele ediyoruz. Artık bir ümidimiz kalmadı. Anneme kardeşimin kemiklerini bulacağımıza dair söz verdik. Devlet abim öldürdüklerini 43 yıldır kabul etmedi. Bizden sonra çocuklarımız bu mücadeleye devam edecek. Biz bu ülkenin kara lekesiyiz. Uyurken bile biz hatırlayacaklar. Biz asla vazgeçmeyeceğiz. Onların ensesinde ve rüyalarında olacağız."
Cumartesi Annelerinin bu haftaki açıklamasında şunlara yer verildi:
YAKALAMA KARARI: 996. haftamızda bizi buluşma mekânımızGalatasaray’dan ayıran polis bariyerlerinin önündeyiz. Bizimle özdeşleşmiş, bizimle bir hafıza mekânınadönüşmüş Meydana girişimiz Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen hala engelleniyor. 996. haftamızda son nefeslerine kadar oğullarını arayan mücadele arkadaşlarımız İsmail ve Zeycan Yedigöl’ün bıraktıkları yerden soruyoruz: Nurettin Yedigöl nerede? Nurettin Yedigöl, 70’li yıllarda üniversite eğitimi için İstanbul’a geldi. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun oldu. Öğrenciliği dönemi ve sonrasında sosyalist gençlik hareketinin içinde yer aldı. 12 Eylül Askeri Darbesi’nin ardından hakkında yakalama kararı çıkartıldı.
İŞKENCE GÖRDÜ: 10 Nisan 1981 tarihinde İstanbul/ İdealtepe’de bir eve yapılan baskında gözaltına alındı. Dönemin ünlü işkence merkezi Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Tayyar Sever yönetimindeki 1. Şube'de Honduras’ta işkence eğitimi alan K Gurubu tarafından sorgulandı. İfade vermeyi reddettiği için Mete Altan’ın başında bulunduğu işkence timinin en ağır işkencelerine maruz kaldı. En son şubede sorgulanan diğer arkadaşları tarafından görüldüğünde; kanlar içindeydi, konuşamıyordu, bilinci yerinde değildi. O günden sonra Nurettin’i gören olmadı. İsmail Yedigöl İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığına yazdığı dilekçede ‘Oğluma işkence yapılmıştır. Onu son görenler komada olduğunu söylemektedir.Oğlumun hayatından, resmî makamlardaki suskunluk nedeniyle endişelenmekteyim’ dedi.
EN SON SİYASİ ŞUBEDE GÖRÜLDÜ: Tüm mercilere başvuran İsmail Yedigöl, Kenan Evren'e kadar ulaştı. Ancak resmî makamların suskunluğu devam etti. Başvurulara Nurettin’in hiç gözaltına alınmadığı cevabı verildi. 10 kişi Nurettin’i siyasi şubede gördüklerine dair tanıklık etti. “Şahidiz, işkencede öldürüldü” diye ifade verdiler ama savcılık ‘böyle şey olmaz, devlete iftira atmayın’ dedi. Nurettin Yedigöl'ün gözaltında kaybedilmesi ve faillerin yargılanması ile ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından üç ayrı soruşturma yürütüldü. Ancak soruşturmalarda zaman aşımı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildi.
AİHM SÜRECİ: Anne Zeycan Yedigöl son olarak, 15 Şubat 2013 tarihinde Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. 10 Aralık 2015 tarihinde Anayasa Mahkemesi, evrensel hukuka ve teamüllere aykırı bir biçimde başvuruyu diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelemedi ve zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar karar verdi. Aile AİHM’e başvurdu. Gayrettepe Siyasi Şube’de kaybedilen Nurettin Yedigöl’ün akıbetini açığa çıkarmak ve bilinen faillerini yargılamak adli makamların sorumluluğundadır. Kaç yıl geçerse geçsin, Nurettin Yedigöl için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.